MESUDE DEMİR
@mesudedemirr
Sinir transferi zor doğumların yol açtığı doğum felcinin tedavisinde de kullanılmaya başladı. Mikrocerrahiyle, sağlam bir sinirden problemli sinire, kasa yakın bir noktada aktarım yapılıyor.
Doğum felcinin tıbbi adı ‘brakiyal pleksus yaralanması‘. Omuriliğin boyun kısmından çıkan sinirler, köprücük kemiği altında birbiriyle farklı şekillerde birleşerek brakial pleksus adı verilen sinir ağını oluşturuyor. Buradan çıkan sinir dalları, sırt ve göğsün bir kısmı, omuz bölgesi, kol, önkol ve elin hareketleriyle hissetmesini sağlıyor.
Ancak doğum sırasında bebeklerin brakiyal pleksus bölgesi sarar görebiliyor. En büyük risk faktörü, çocuğun kafasının büyük, annenin doğum kanalının dar olması. Diyabetik annenin iri çocukları (doğum tartısı 4 bin – 4 bin 500 gramın üzerinde olması), kalçası dar minyon tipli anneler, doğum sırasında vakum forseps gibi yardımcı araçların kullanılması, doğum feci riskini artırıyor.
Doğumda hem rahim dışarı doğru kasılır hem de doğurtan kişi (ebe/doktor) çocuğu çeker. Bu durumda çocuğun boyun bölgesinde, kola giden sinirleri (brakial pleksus ) zedelenir.
Sezaryende ender görülüyor
El cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Atakan Aydın’ın verdiği bilgiye göre sezaryen doğumlarda da doğum felci olabilir, ancak normal yani vajinal yolla doğumda bu risk daha yüksek: “Bizim hasta serimizde 100 doğum felçli hastanın sekizi sezaryen, 92’si normal doğum bebeği.”
Sağlık Bakanlığı sezaryen oranlarını düşürmek için bazı önlemler alıyor. Sağlık çalışanlarını teşvik için ek ödemeler planlıyor.
Aydın da normal doğum oranlarının artmasıyla doğum felci görülme sıklığının yükseleceğinden endişe ediyor: “Eskiden yılda 3-4 bin bebek doğum felci travması yaşarken, bugün daha az sayıda görüyoruz. Doğum öncesi takipleri düzgün yapılan, çocuğun anne karnındaki gelişimi, rahmin içindeki pozisyonu, doğum kanalı anatomisinin kontrol edildiği durumlarda normal doğum hem anne sağlığı hem de çocuk sağlığı açısından daha fizyolojik. Ancak doğum öncesi kontrollerin yapılmadığı normal doğumlarda, brakial pleksus yaralanmaları sıklığının artacağı aşikar.”
İki kol arasında hareket farkı görülüyor
Doğum felci olan bebeğin her iki kolu arasındaki hareket farkı hemen göze çarıyor. Bu kolu kaldıramama, eli ağıza götürememe olduğu gibi ağır olgularda parmaklarını oynatamama, el bileği düşüklüğü, o taraftaki gözün kısıklığı diğer bulgular arasında yer alıyor.
Her doğan bebek pediatristler tarafından muayene ediliyor. Peki onların gözünden kaçabiliyor mu?
Aydın bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Dikkatli bir muayene ile fark edilebilir. Bazen de doğum hatası olduğu konusunda bir şüphe yaratmamak için ‘bu durum geçici merak etmeyin’ denilerek aşırı iyimser bir tablo çiziliyor ve aileler yanlış yönlendirilebiliyor.”
Geç kalınmamalı
Doğum felci, sinirlerin zedelenmesine göre derece derece. Olguların yüzde 70-80’i fizik tedavi yardımıyla düzelebiliyor. Ancak, yaralanan sinirler kaslara, kaslar gelişim halindeki eklemlere hükmettiğinden, hareket kısıtlılıkları, kontraktür (eklemi çevreleyen kas ve diğer yumuşak dokuların çeşitli sebeplerden esnekliğini yitirmesinden dolayı eklemin normal hareket açıklığını kaybetmesi), o taraf elin kolun çocuk tarafından kullanılmaması gibi problemler yaşanıyor.
Erken dönemde tanısı konulup atelleme, fizik tedavi belki botulinum toksini uygulanmasıyla düzeltebilecek problemler, geç dönemde ameliyatla bile toparlayamayacak deformitelere dönüşebiliyor.
Sinirler günde 1 milimetre iyileşiyor
Eğer bebeklerin üst ekstremite kaslarıyla omurilikten çıkan sinirlerin bağları kopmuşsa bu bağın tekrar kurulması için sinir nakli yapılıyor.
Aydın, sinir naklinde köprülemeyle kasların toparlanması hedeflendiğini anlattı:
“Ancak boyun bölgesinde yapılan bu işlemin içinden hemen elektrik akımı geçmiyor. Günde ortalama bir milimetre hızında sinir iyileşiyor. Bu hıza etki edebilecek maalesef bildiğimiz bir ilaç, tedavi yöntemi yok. Kaslar uzun süre merkezi sinir sisteminden elektrik akımı alamazsa (1-1.5 yıl) bağ dokusuna dönüşüp kasılma özelliklerini yitireceği için süreyi kısaltmak amacıyla sinir transferi yöntemleri uygulanıyor artık.”
Yani sağlam bir sinirden, fonksiyonlarını bozmadan, problemli sinire kasa yakın bir noktada (omuz, dirsek, önkol) aktarım yapılıyor.
Bu çocukların doğumundan büyüme gelişmesi tamamlanana kadar geçirdikleri ameliyat sayısı iki-üç. Tek ameliyat yetmiyor. Çünkü önce zamana karşı yarışla, kaslar canlı tutulmaya çalışılıyor. Sonra da kazanılan kaslar, eksik olan fonksiyonlar için kullanıyor. Yani bu kez kas, tendon transferi yapılıyor. Öncelikli amaç çocuk okula başlamadan her iki kolu eşitlemeye çalışmak.