Türkiye ciddi bir kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya. Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu’na göre ‘sosyo-ekonomik kuraklık’ evresine girmek üzereyiz. Bunun anlamı, su bulanamaması ve toprağın kurumasıyla tarım ürünleri ve enerji üretiminin aksaması… Tabii fiyatlar artıyor, zamlar, enerji kesintileri başlıyor…
Endişe verici haberler peş peşe geliyor: Atatürk Baraj gölünden sonra Türkiye’nin en büyük yapay gölü sayılan Keban Baraj Gölü’nün son fotoğraflarını görünce inanamadım: Sular çekilmiş, kuru toprak ortaya çıkmış. Balıkçılar, daha önce balık avladıkları gölde ekim yapmaya başlamış! Her yıl 3-4 metre kalınlıkta kar yağarken bu yıl bölgede kar yağışı beklenenin çok altında olmuş. Keban’a dökülen Peri Çayı da kurumuş. Ancak DSİ’nin herhangi bir acil eylem planı yok, zira barajlarla meşguller. Mayıs’ta Fırat nehrinde 20 milyon yavru alabalık kuraklık yüzünden öldü… Her iki baraj da tutulduğu için su sıcaklığı 21 dereceye çıktı, balıklar oksijensiz kaldı. Sadece balıklar mı? İnsanlar kuraklık yüzünden topraklarını terk etmeye başladı.
Sadece doğuda yaşanmıyor kuraklık. Sapanca gölündeki Yuvacık barajının suyu da tükendi. Hala madene, baraja, enerji santrallerine, mega projelere yatırım yapan yöneticilerimiz, bu gidişle ne su, ne tarım ürünü, ne barınacak yer; kısacası hiçbir şeyin kalmayacağının farkında mı?