FREDERIKE GEERDINK
33 kişinin hayatını kaybettiği Suruç katlimında üç günlük yas ilan edilmedi. Bu bir utançtı, ama hiç şaşırtıcı değildi. Ne de olsa Kobani’nin yeniden inşası için yardıma gitmeyi planlayan Kürt ve Türk gençleri, tam da hükümetin ve cumhurbaşkanının ‘terörist’ ve ‘çapulcu’ saydığı insanlardandı.
Şimdi ‘Ankara katliamı’ndan sonra, Türkiye resmen de yasta. Ancak hükümet bu yası, sadece terörizme karşı bir tavır olarak kullanıyor. Yoksa neden bir grup insan bu yasın dışında bırakılsın ki?
Söz konus milli birlikse…
Dürüst olmak gerekirse, Ankara’daki katliam için hükümetin yas ilan etmesini beklemiyordum. Neticede, Suruç katliamında bunu yapmamıştı. Yas ilan ettiklerinde, ilk önce bir oh çektim: Bu trajedinin, bir ulusal yası hak ettiğini anlamışlardı. Jeton sonra düştü: Bu yas sadece Ankara katliamı kurbanları için değildi; aynı zamana ‘terörizm’e kurban edilen korucu, asker, polis ve yurttaşlar içindi. Söz konusu olan milli birlikti.
Ben de milli birliğin üstüne titrerim. Özellikle farklılıkların tanımasına dayandığında. Başka bir deyişle çeşitlilik içinde birlik. Buna özellikle şu andaki gibi zorlu zamanlarda ulaşılabilir. Yapılacak olan, bir liderlikten beklenen, kadın ve erkek demeden, kimi temsil ettiğine, neyi savunduğuna ve kim olduğuna bakmadan yiten her bir canı bağrına basmaktır.
Hükümet başaramadı
Hükümet başaramadı bunu; yası ‘terörizm’den ölen korucu, asker, polis ve vatandaşlarla sınırladı. Temmuz ayının sonunda başlayan çatışmalarda öldürülen PKK’liler da Türkiye’nin çocukları değil mi? Anneleri, babaları, kardeşleri ve komşuları Türkiye’deki şiddetten acı çeken Türk vatandaşları değil mi? Bu çocukların çoğu da korucu, asker, polis ve vatandaşlar gibi bu topraklarda gömülü değil mi?
Ayrıca, ‘terörizm’ terimini kullanması da hükümete ele veriyor. Türkiye resmi olarak IŞID’i de terörist bir örgüt olarak tanıyor ama hepimiz devletin gerçek inanç ve kararlılıkla mücadele ettiği tek ‘terörist örgüt’ün PKK olduğunu biliyoruz. Ama Türkiye’de herkes KK’yi bir terör örgütü olarak görmüyor Aksine, PKK’yi temsilcisi ve koruyucusu olarak görüyor. PKK’lilerin yasa dahil edilmemesi nedeniyle Türkiye’nin birçok yurrtaşı kendisini inkar edilmiş, saygısızlığa uğramış ve aşağılanmış hissediyor.
Ben en başta öldürülen sivillerin yasını tutuyorum
Başka bir deyişle: Devlet, hem ‘terörizm’ terimini hem ulusal yas kavramını seçim öncesi PKK’yle mücadelesine alet ediyor.
Neyse ki biz kendi kalplerimizin efendisiyiz. Erdoğan’ın izinden gidecek halimiz yok. Hangi kaybımızın yasını tutmak istersek tutarız.
Ben en başta öldürülen sivillerin yasını tutuyorum. Ankara katliamında ve diğer katliamlarda, Temmuz’da yeniden başlayan şiddet ortamında ve yıllardan beri süren siyasi şiddet ortamında öldürülen sivillerin…
Hepsi özledikleri barışla huzur içinde yatsın. Ve hayatta kalanlar da onların barış arayışını tamamına erdirebilsin.