Yakın gelecekte Trump ile Macron arasında varılan anlaşma çerçevesinde Fransa Suriye’deki “Koalisyon Üs bölgelerine” (ABD üslerine) daha çok asker gönderebilir.
Peki olur da Trump kararlı durup orta vadede Pentagon’u, Dışişleri’ni CIA’i ikna ederse ve ABD Suriye’deki askeri varlığını çekerse ya da sembolik hale getirirse ne olur?
Elbette ki Cenevre’de yapılması planlanan siyasi görüşmelerde ABD’nin hiçbir ağırlığı kalmaz. Bu durumda da bayrağı Batılı müttefikleri temsilen Fransa devralır ve Almanya ile İngiltere’yi de sahaya çekmeye çalışır.
Macron da zaten bir süredir Almanya Şansolyesi Angela Merkel ile İngiltere Başbakanı Teresa May’i Suriye’de daha aktif olmaya ikna etmeye çalışıyor. Biraz da Fransa’nın bölgeye asırlık ilgisinden söz etmek gerek. Osmanlı’nın Ortadoğu’dan bugünkü sınırlarına çekildiği yılları hatırlayın:
Kut’ül Amare savaşı kazanıldıktan iki hafta sonra İngiltere ile Fransa’nın mektup teattisi yöntemiyle anlaştığı ortaya çıkmıştı. İngiliz diplomat Sykes ile Fransız diplomat Picot, o anlaşmada Irak ve Suriye sınırlarını çizmiş, Basra körfezini İngilizlere, Anadolu’nun bir bölümünü Fransızlar’a bırakmıştı.
Birinci Dünya Savaşı sürerken Kahire’de Lübnan Marunilerini toparlayan Picot, 1917-1919 yılları arasında Suriye ve Filistin Yüksek Komiserliği yapmıştı. Öyle anlaşılıyor ki Macron, ülkesinin asırlık Suriye ve Irak ilgisini daha görünür hale getirecek bir “Picot ruhu” kuşanmış vaziyette.