2017 verilerini bulamadım. Ancak TÜİK’in 2016 verilerine göre, Türkiye’de 30 bine yakın okul kütüphanesi dışında, 1 milli kütüphane, bin 137 halk ve 552 de üniversite kütüphanesi vardı. Buna karşın 5 milyon nüfuslu başkent Ankara’nın orta yerindeki milli kütüphanenin kayıtlı üye sayısı sadece 27 binde kaldı. 22 milyon öğrencinin yaşadığı Türkiye’deki bütün halk ve üniversite kütüphanelerine kayıtlı üye sayısı 6 milyondan az. 81 milyonluk ülkede 2017’de sadece 58 bin kitap için 407 milyon adet bandrol verildi.
Daha vahim veriler var: Bir günümüzün ortalama 6 saati televizyon, 3 saati internet ve sadece 1 dakikası kitap başında geçiyor. TÜİK’e göre kitap ihtiyaç listemizin 235’inci sırasında. UNESCO verilerine göre ülkemizde düzenli kitap okuyanların oranı binde 1 (İngiltere ve Fransa’da yüzde 21) ve dünya sıralamasında 86’ncı sıradayız. Dünyada kitap için kişi başına harcanan para ortalama 1.3 dolarken, Türkiye’de sadece 0.25 dolar.
Kahvehane/kıraathane istatistiklerini de kitap satın alma ve okuma istatistiklerini de gördünüz. Şimdi siz yanıt verin:
Evde, otobüste, trende, vapurda, uçakta, halka açık kütüphanelerde okumayan, kitapçılarla, kitaplarla pek barışık olmayan halkımız, okumak için ‘millet kıraathaneleri’ne akın eder mi?