Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
BaBa ZuLa yeni albümü İstanbul Sokakları’yla hem geçmişin hem de bugünün seslerini birleştiriyor.
Meselelerinden biri sesin hafızası. Unuttuğumuz ya da kaybolmuş olanı hatırlatmak, bir bellek yoklaması olarak değerlendirilebilir. Dolayısıyla kentin sesinde, mekânsal belleğin izi de sürülüyor; Haydarpaşa, Sirkeci garları, trenler ve çarşılarıyla sokaklar, İstanbul’un kimliğini oluşturan önemli mekânlardan. Bu doğrultuda mekânın politik bağlamda ele alınmasını da görüyoruz albümde.
Doğanın katledilmesi, yükselen betonların arasında küçülen insanı, her türlü canlı varlığıyla ezilen, kaybolan hayatın, yaşanan sosyal adaletsizliğin seslerini duyuruyor bize BaBa ZuLa. Bu tavrı, Türk müziğindeki, bugün neredeyse kaybolmuş olan taksim geleneğini hatırlatarak pekiştiriyor. O geleneğe ortam seslerini katarak modernize eden grup, İstanbul’un hem büyülü hem de kaotik yapısını ortaya çıkarıyor.
Bununla kalmıyor “İstanbul Sokakları”na Turhan Selçuk’un unutulmaz çizgi roman kahramanı Abdülcanbaz’ı da katarak gerçek anlamda bir yolculuğa çıkarıyor bizi. Abdülcanbaz nasıl dalkavuklara, düzenbazlara, sömürenlere yani “Gözlüklü Sami”lere karşı tavır almışsa BaBa ZuLa da aynı duruşu müzikle dile getiriyor. Ve ekliyor “Her kim üzerine alınırsa odur suçlu ve sorumlu” diye… Başka şeyler de anlatıyor BaBa ZuLa’dan Murat Ertel ve Esma Ertel. Devamı söyleşide…