HDP’nin tutuklu eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, Edirne Cezaevi’nden gönderdiği mektupta, referandumda ‘Hayır‘ oyu verenlerin asgari ilkelerde uzlaşması gerektiğini, sonrasında da ‘Evet’ diyen toplumsal kesimlerle ortaklaşma arayarak ‘Demokrasi Bloku’ kurulması gerektiğini söyledi.
Demirtaş’ın avukatları aracılığıyla Özgürlükçü Demokrasi’de yayınlanan mektubunda, 16 Nisan referandumunun ‘tek adam rejimi’nin inşa sürecinde önemli bir kilometre taşı olduğu, 2019 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ‘tek adam rejimi’nin zirve noktası olarak gerçekleşeceği belirtildi.
Demirtaş şöyle devam etti: “16 Nisan referandumunda kendini ‘Hayır Bloku’ olarak tarifleyen kesimler, önemli bir tehlike karşısında zımnen ve farklı gerekçelerle bir araya gelmiş, esnek bağları olan ve taktik bir işbirliğini içeren geçici bir cephe olarak tanımlanabilir. 16 Nisan’dan sonra bu cephenin yeni işbirlikleri için ortak hareket edebilmeleri artık asgari ilkelerde uzlaşabilmekle mümkün olabilir.”
‘İlkeler üzerinde tartışma yürütülmeli’
Üzerinde tartışılmış ve uzlaşılmış ilkeler olmadan, birilerinin kendini yüzde 49’un temsilcisi olarak ilan etmesinin ‘Hayır Bloku’na yönelik sabotaj etkisi yarattığını belirten Demirtaş, “Öncelikli olarak yapılması gereken, ‘Hayır Bloku’nda yer alan bütün toplumsal-siyasal kesimlerin temsilcilerinin bir yuvarlak masa etrafında toplanarak, eşitler arası bir hukukla ilkeler üzerinde tartışma yürütmesidir. İlkeler üzerinde mutabakat sağlandıktan sonra da ‘Hayır’ı büyütmek için ‘Evet’ demiş toplumsal kesimlerle (partilerle değil) işbirliği, ittifak ve ortaklaşma imkanları için yol haritası çıkarılmalıdır” ifadelerini kullandı.
‘Evet’ demek zorunda kalmış kesimler başta olmak üzere toplumun kaygı ve korkularını anlamaya, gidermeye çalışan bir ortak çalışma yürütülmesi gerektiğini belirten HDP lideri, ‘Evet’çileri de kucaklamak adında yola ‘Demokrasi Bloku’ olarak devam edilmesi gerektiğini söyledi.
‘Barışı sağlayacak yol haritası’
Kürt sorununun çözümünün de yol haritasında yer alması gerektiğini dile getiren HDP eş başkanı, “Bu ilkelere saygı duyan ve hayata geçmesi için mücadele iradesi ortaya koyan bütün kesimlere açık bir demokrasi cephesi, sadece bir taktik işbirliğinin ötesinde Türkiye’nin demokratik geleceğinin programını minimum düzeyde de olsa ortaya koymak zorundadır. Bunun ilk adımı da içeride ve dışarıda barışı sağlayacak bir yol haritası oluşturmaktır. Kürt sorununun çözümüne dair önerisi olmayan bir programa ne demokrasi programı denilebilir ne de kimse ciddiye alır” ifadelerini kullandı.
Kürt sorununda demokratik ve barışçıl çözümün hayata geçeceği gerçekçi bir müzakere zemini ve mekanizması oluşması gerektiğini belirten Demirtaş, “Hangi aktörün nasıl roller ve misyonlar üstlenebileceği bu mekanizmada somut olarak ortaya konulmalıdır. Yaşanan bütün diyalog ve müzakere deneyimlerimizden yola çıkarak bugünün koşullarına uygun, makul, gerçekleşebilir ve sonuç alıcı bir mekanizma ya da çözüm metodu geliştirilmesi gerekir” dedi.
Demirtaş, Kürt sorununda ana aktörler olduğunu söylediği Abdullah Öcalan’ı ve PKK’yı dışlayan hiçbir girişimin ciddi ve samimi olmayacağını söyledi.
‘Metot ilk etapta esastan önemli’
HDP’nin bir öneri şeklinde de olsa taslak bir yol haritasına, metot önerisine sahip olması gerektiğini belirten Demirtaş, “Çözümü zor, hatta imkansız gibi görünen meselelerde toplumun güven duyacağı bir metot ortaya koymak esas meselenin tartışılması kadar önemlidir. Hatta işin esasına giden yolda mekanizma (metot-yol haritası) ilk etapta esastan da önemlidir. Ortaya konulacak çözüm metodu büyük bir toplumsal destek görebilir. Çünkü metotla birlikte niyet de ortaya çıkmış olur. Ülkenin bölüneceğinden korkan kesimleri de aynı anda ikna etmenin en etkili yolu, esası konuşmadan önce çözüm metodunu ortaya koymak olacaktır. Metodun netleşmesi aynı zamanda, ittifak güçlerinin de netleşmesini kolaylaştırır” ifadelerini kullandı.
Barışçıl, makul ve demokratik bir çözüm için ortaya konulan mekanizmayı kabul edenlerin ve tartışmaya değer görenlerin kendilerinin olası ittifak güçleri olacağını belirten HDP lideri, ‘Evet’ diyenlerin de somut bir yol haritasından heyecan duyacağını söyledi.
‘Ana muhalefetin kapasitesi de niyeti de yok’
CHP’yi eleştiren Demirtaş şu ifadeleri kullandı: “Ana muhalefetin, demokrasi bloku oluşturma kapasitesi de niyeti de maalesef yoktur. Halen HDP’nin adını ağzına almaktan bile imtina eden, ama buna rağmen kendini ‘Hayır’ın sözcüsü gibi lanse eden bir garabet tutumla karşı karşıyayız. HDP’nin meşruiyetini tartışmak kimsenin haddine değildir. Biz meşruiyetimizi doğrudan halktan almış durumdayız. Ama bizimle birlikte aynı demokratik ilkeleri oluşturmak isteyenler önce bize saygı duymayı öğrenmeli. Ayrıca HDP’ye samimi bir özür borçları olduğunu hatırlatmakta da yarar var. Bu şekilde Türkiye’nin ortak demokratik geleceğini konuşmak daha kolay olur.”
Demirtaş mektubunu şöyle bitirdi: “Neticede 16 Nisan referandumunun ortaya çıkardığı muazzam enerjiyi çarçur etmeden, partizanca yaklaşımlarla daraltmadan, parçalamadan büyütmek hepimizin tarihsel görevidir. Atılması gereken cesur adımları atmak için fazla da geç kalmadan bir an önce geleceği planlamanın zamanıdır. Emin olduğum bir şey varsa o da özgürlük, demokrasi ve barış isteyenlerin mutlaka kazanacağı bir döneme girildiğidir.”