MESUDE ERŞAN
@mesudersan
mesudeersan@diken.com.tr
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel, Milli Eğitim Bakanlığının devlet okullarındaki öğrencilerine en az bir öğün, ücretsiz ve sağlıklı yemek vermesi gerektiğini söyledi.
Milli Eğitim Bakanlığı geçtiğimiz şubatta, okul öncesi ve yatılı okullardaki çocuklara günde bir öğün ücretsiz yemek verme kararı almıştı. Ancak bu kararı sadece bir dönem uyguladı. 2023-24 eğitim ve öğretim yılı başlamadan önce, 11 depremzede ildekiler hariç, okul öncesi çocuklara yemek vermeyi kesmişti.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca 10 Eylül’de kendi sosyal medya hesabı üzerinden paylaştığı mesajında çocukların zihinsel ve fiziksel aktivitelerinin yüksek olduğu okul çağında dengeli ve yeterli beslenmelerinin önemine dikkat çekmişti. Koca’nın paylaştığı videoda çocuklar avokadolu, peynirli, zeytinli, domatesli, sütlü kahvaltılarını ediyor. Videoda ayrıca, haftada en az iki kez balık, tavuk, et yenmesi öneriliyor. Kocanın bu paylaşımı, ekonomik gerçeklerle örtüşmediği için çok eleştirildi.
Diken’in sorularını yanıtlayan Yüksel de devletin söz konusu ‘tasarruf’unu eleştirdi: “Devletimizin gücüne inanıyorum. Tüm devlet okullarında okuyan öğrencilerinin günde bir kez de olsa sağlıklı beslenebilmeleri için öğle yemeği desteği yapacağına inanıyorum.”
CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisinin “Eylem Planında ‘Sağlıklı Beslenme’ Okulda ‘Açlık’ Var” raporuna göre, okul öncesinden, üniversite öğrencilerine kadar çocukların önemli bir kısmında yetersiz ve sağlıksız beslenme giderek yaygınlaşıyor. Raporun çocuklarda obezite, bodurluk ve özellikle kansızlık oranlarındaki artışı gösterdiğini vurgulayan Yüksel, “Çünkü çocuklar yaşlarına uygun beslenemiyorlar. Beslenemeyince büyümüyor ve gelişmiyorlar. Zihinsel faaliyetleri de gerektiği gibi olamıyor. El becerileri, kavramaları, pratik zekaları zayıflıyor. Sağlıklı beslenme çocuklar için çok önemli” dedi.
Din insanlarının okullarda yeri ne?
Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığının birlikte yaptığı Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi’ni (ÇEDES) eleştiren Yüksel, hukuka ve eğitim bilimlerine aykırı olduğunu söyledi. Projeye göre, 842 ilkokul, ortaokul ve liseye “Manevi Danışmanlık” hizmeti adı altında imam, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kuran kursu öğreticisi görevlendirilmesi hedefleniyor. Projenin pilot il seçilen Eskişehir ve İzmir’de başlatılacağını belirten Yüksel, şöyle devam etti:
“Aslında proje önce kulağa hoş geliyor. Hepimiz çevreciyiz. Doğa çok kıymetli, değerlerimiz çok önemli. Ama bizim itirazımız programın içinde din insanlarının yer alması. Bu laiklik ilkesinin açık bir ihlali. Anayasaya ve 1739 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’na aykırı. Okullarda sadece öğretmenler, öğrenciler, idari memurlar, hizmetliler olabilir. Eğitimin içinde öğretmen dışında kimse olamaz. Öğrenciye öğretmen dışında kimse bir şey öğretemez. Çevreye duyarlı olmayı, değerlerimize sahip çıkmayı öğretmenler öğretebilir. ‘Manevi Danışman’ adı altında okullarda din insanlarının yeri yok. Bilimsel ve laik eğitime inanan herkes bu mücadeleye katkı sunmalı.”
100 yıllık cumhuriyetinin 50 yılının karşı devrimle mücadeleyle geçtiğini anlatan Yüksel, “Ülkede laikliğin kaldırılması, bilimsel düşüncenin uzaklaştırılması için çabalar var” dedi.
‘Asla cinsiyete dayalı okullar açılmamalı’
Öte yandan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin temmuz başında ‘Kız çocukları için ayrı okul açılabileceğini’ söylemişti. Birkaç gün önce Yeşil Sol Parti (YSP) Şırnak Milletvekili Mehmet Zeki İrmez’in soru önergesini yanıtlarken ısrarcı olduğunu ortaya koydu.
Yüksel konuyla ilgili sorumuz üzerine şu yanıtı verdi: “Cumhuriyetin başlangıcında kız okulları ayrı olmuştu. Günümüzde hala o gelenekte devam eden bazı kız okulları var. Ama pedagojik açıdan yapılan araştırmalar bize şunu ispat etmiştir ki karma eğitimde hem kız hem de oğlan çocukları daha başarılı oluyorlar. Kendi hayatlarında daha sosyal ve başarılılar. Bu nedenle bilimsel olarak karma eğitimi savunuyoruz biz. Asla ve asla cinsiyete dayalı okullar açılmamalı. Demokratik kitle örgütleri olarak Atatürk’ten bize emanet kalan, laik ve bilimsel eğitimin savunucusu, onun takipçisi olmaya devam edeceğiz.”
‘Tekke, zaviye yasağına uyulsun’
Eğitimin kreşten üniversite sonuna kadar laik, bilimsel ve devlet kontrolünde olması gerektiğini ifade eden Yüksel, “Milli Eğitim Bakanımıza yasadışı eğitim merkezlerini (dini cemaatlerin açtığı) kontrol edilip, hızlı şekilde kapatılması gerektiğini hatırlatmak isterim. Atatürk tekke ve zaviyeleri kapattı. İlgili kanun hala yürürlükte. Devletimizin yöneticilerini acilen bu kanuna uymaları için davet ediyoruz. Devlet okul öncesi ve 4+4+4 olan zorunlu eğitimi, devlet olanaklarıyla, her çocuk için, nitelikli sağlamalı” dedi.
ÇYDD kurucusu merhum Türkan Saylan’ın , “Eğitimli her bireyin Atatürk Cumhuriyetine borcu var. Çünkü biz devlet okullarında okuduk, meslek sahibi olduk. Çalışıyoruz, kendimize ailemize yetiyor. Ama bu yetmez. Ülke için de emek vermek gerekiyor. Bu cumhuriyete borcumuzu ödememiz gerekiyor” sözlerini hatırlatan Yüksel, 34 yıldır, 118 şubesi, 6 temsilcilik, 22 bin üyesiyle borçlarını ödemeye çalıştıklarını söyledi.
Yüksel ayrıca geçtiğimiz eğitim ve öğretim döneminde, 25 bine yakın ortaokul, lise, üniversite öğrencisine burs verebildiklerini, 6 Şubat depremlerinden sonra 2 bin 800 depremzede öğrenciye de burs sağladıklarını anlattı.