Silivri Cezaevi’nde bulunan gazeteci ve yazarlar, bir an önce iddianamenin hazırlanmasını ve tutuksuz yargılanmayı isterken kitap yasağı uygulamasını eleştirdi.
Cumhuriyet’in yazar ve yöneticisi 13 kişi, ‘FETÖ/PDY ve PKK/KCK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek’ gerekçesiyle gözaltına alınmış, gazetenin yayın yönetmeni Murat Sabuncu dahil dokuz kişi tutuklanmıştı. Son olarak gazetenin icra kurulu başkanı Akın Atalay da tutuklanmıştı.
Cumhuriyet’ten İklim Öngel’in haberine göre, Cumhuriyet gazetesinin eski genel yayın yönetmeni, CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, cezaevine giderek tutuklu gazeteci ve yazarlarla görüştü.
Çakırözer, tutukluların mesajlarını da aktardı. Buna göre Murat Sabuncu, öncelikle beklentilerinin iddianamenin hazırlanması olduğunu belirtti.
Sabuncu, “Benim darbe girişimi gecesi, darbeye karşı attığım tweetlerim var. Buna rağmen tutuklu olan benim, bu büyük çelişkidir” dedi.
Masa yerine örtüsünü vermişler
Atalay da cezaevi yönetiminden çalışma masası istediğini ancak sadece masa örtüsü verildiğini anlattı.
Atalay, mektup yazabilmek ve diğer tutuklularla aynı yerde kalmak için dilekçe verdiğini belirterek, “Zaman gazetesi kapatıldığında attığım tweetleri suçlama konusu yapıyorlar. Ben orada çok sayıda tweet attım ama birini özel olarak çekip gösteriyorlar. Ben orada basın özgürlüğüne sahip çıkıyorum. AKP’nin başına da böyle antidemokratik bir uygulama gelse ona da karşı çıkarız” diye konuştu.
Dokuz yıldır hakkında bir soruşturma veya dava açılmadığını ifade eden gazetenin yayın danışmanı Kadri Gürsel, kendisine 63 soru sorulduğunu, bunlardan sadece bir tanesinin yazısıyla alakalı olduğunu aktardı.
Gazetenin kitap eki yayın yönetmeni Turhan Günay da “Hala iddianamenin hazırlanmamış olması ve kitap ile mektup yasağı en büyük sıkıntılarımız” dedi.
’40 sayfalık kitabı dönüp dolaşıp okuyoruz’
Diğer tutuklu gazeteci ve yazarlarsa şu mesajları verdi:
Güray Öz: “Bu soruşturmanın tutar yanı yok. Yargılanan gazetecilik. İçerideki kitapları vermiyorlar, dışarıdan kitap gelmesi lazım. Hiç kitap yok. Savunmamız için de belli özellikte kitaplara ihtiyacımız var, kaldı ki biz okuyacak kitap bulamıyoruz.”
Hakan Kara: “Adalet Bakanı 13 bin kitap olduğunu söylemiş. 1750’lik bir liste vardı, oradan istediklerimizi alamadık. 400’lük bir liste geldi. 50 kitap istedik, bizim koğuşa 40 sayfalık bir kitap geldi. Dönüp dolaşıp onu okuyoruz.”
‘Kitap okuyamıyor, mektup yazamıyoruz’
Bülent Utku: “İddianame bir an önce hazırlanmalı. Kitap okuyamıyoruz, mektup alamıyoruz ve yazamıyoruz. Öte yandan kadınların istismar düzenlemesine karşı tepkisini çok önemli buluyorum.”
Mustafa Kemal Güngör: “Kitap isteyeli 10 gün oldu hala gelmedi, dün akşam yeni liste verdik. Umut ediyoruz ki gelir. Eş, avukat, aile, milletvekili görüşmelerinin yanı sıra seçilen üç arkadaş ile görüşme vardı. Ancak bu hakkımız alındı, artık arkadaş görüşüne izin verilmiyor. Avukatlarla görüşmelerde ise yanına biri oturuyor ve görüşme kameraya alınıyor. Bir an önce iddianamenin hazırlanmasını bekliyoruz.”
‘Yarım cümlem nedeniyle içerideyim’
Önder Çelik: “Bir an önce iddianamenin çıkmasını bekliyoruz. Neyle suçlandığımızı görmek istiyoruz. İlaçlarımızı almakta güçlük çekiyoruz, geç geliyor.”
Ali Bulaç: “Kendim teslim oldum, suçum ne olabilir? Gazetecilerin serbest bırakılması lazım. Hiçbir yazım ve haberim hakkında ne dava ne soruşturma açıldı. Bu ülke bizim ülkemiz, nereye kaçacağız, tutuksuz yargılasınlar.”
Mehmet Altan: “Ben yarım cümle nedeniyle 45 gündür içerideyim. Askeri Darbeleri Araştırma Komisyonu’na, ‘Sizin mücadeleniz tüm toplumun takdirini toplamıştır’ denilerek davet edilmiştim. Bakıldığında 17-25 Aralık’ı yolsuzluk olarak gören ve iktidarı eleştiren herkes şu an darbecilikten tutuklu veya tutuklanabilir. Dinleme kararı veren hakimler FETÖ’den meslekten atıldı. Dinleyen savcı dışarıda, dinlenen ben kaçma şüphesi gerekçesiyle hapisteyim.”
Şahin Alpay: “Benim hayatım darbeyle mücadeleyle geçti. Şimdi darbeye zemin hazırlamakla suçlanıyorum. Ben Zaman’a dışardan yazıyordum. Bir darbe olacağı aklımın ucundan geçmezdi. Hayatım boyunca Türkiye’ye AB standartlarında demokrasi istedim. Yazılarımda bunun üzerineydi. 72 yaşındayım ve Silivri’nin en yaşlı tutuklusu benim. 11 kronik hastalığım var.”
‘Tweetlerim nedeniyle buradayım’
Ahmet Altan: “AB, Türk ve Müslüman olduğumuz için değil, kendi halkına kötü davrandığı, zulmettiği için Türkiye’yi eleştiriyor. AB ile ilişkilerinin kopmasının ekonomik sonuçları Türkiye’yi yoksullaştıracak. Kardeşimle ben 40’tan fazla kitap yazdık, 10 milyondan fazla okurumuz var, yüzlerce, binlerce yazımız var. Kardeşimi ziyaret hakkım olmasına rağmen bizi görüştürmüyorlar. En insafsız yasak ise dışarıya tek satır yazamıyoruz, dışarıdan tek satır alamıyoruz.”
Atilla Taş: “Hükümeti eleştiriyoruz diye terör örgütü üyesi suçlamasıyla içerdeyiz. Tweetlerim nedeniyle buradayım. Benim cemaatle hiç alakam yok. Suçu suçluyu övmek diyorlar. Tek tek sayalım, AKP’lilerin Öcalan ve Gülen için söyledikleri övücü sözler ne olacak? Revire çıkamıyoruz. Kronik bronşitim var. Astıma çeviriyor ilaç istedim gelmedi. İnsanları içeride tutarak devlete küstürüyorlar.”
Murat Aksoy: “Tutuklu olarak 82. günüm. 35 kişilik bir dava. 23’ü yok, 12’si var, olardan sekizi serbest, biz dört kişi tutukluyuz. Yazılarım nedeniyle tutukluyum. Süratle iddianame hazırlanmalı.”