EFE SÖNMEZ
Cumhuriyetin ilk yıllarında yayın yapan gazeteler, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı günlerinde çıkan sayılarında, yeni devletin o yıla kadarki başarılarından bahsediyordu. Birçoğunda yoğun saltanat eleştirisi yer alırken çocuklara büyük görev düştüğünden söz ediliyordu.

Diken, cumhuriyetin ilk yıllarında yayın yapan çeşitli gazetelerin, farklı yıllardaki 23 Nisan sayılarından yorumlarını derledi…

Cumhuriyet, 23 Nisan 1929: Bin dokuz yüz yirmi senesi yirmi üç nisanda Ankarada Türkiye Büyük Millet Meclisi içtima ederek bütün cihana: ‘Ben varım. Benim reyim sorulmaksızın benim hayatım üzerinde tasarruf olunamaz!’ demişti. (…) İşte ğene bu yirmi üç nisanda gene Türk milleti gene dünya farkına varmaksınızın bugün mühim bir iş daha yapıyor. Bugün, o büyük başlangıçtan tam dokuz sene sonra, gene yirmi üç nisanda bayramların en büyüğü olmak üzere Çocuk Haftası başlıyor.
‘Her gün bayram değerinde’

Cumhuriyet, Yunus Nadi, 23 Nisan 1938: Bundan tam on sekiz yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisinin Ankara’da açıldığı gün. O gün Türk milleti bir kere daha yepyeni bir devlet kurarak içten ve dıştan kendi varlığına saldıran kat kat katmerli bir düşmanlık cihanına kesin karşı koymak üzere Atatürk’ün etrafında birleşmiş ve ayaklanmıştı. 23 Nisan 1920, eşine tarihte bol bol rastlanamıyan çok büyük bir hadisedir. (…) Atatürk devrinin hergünü Türk millet için bir bayram yapılmak değerindedir. Atatürk’ün yapıcı ve yaratıcı dehası bizce bilhassa bugünle temayüz etmiştir denilse hata olmaz.

Milliyet, Başmuharrir Siirt Mebusu Mahmut, 23 Nisan 1930: Şüphe yok ki, büyük tarihi günlerimizden biri de 23 Nisan’dır. 23 Nisan yalnız Türkiye B. M. Meclisi’nin toplandığı, milli Türk devletinin kurulduğu ilk gün değildir. Yeni rejimin ve Cumhuriyet idaresinin esasları da ayni günde tesbit edilmiştir. (…) Türk milleti, padişahların ve fena idarelerinin siyasetleri yüzünden kaybettiği şerefini, istiklalini, hakimiyetini, hayat hakkını, elhasıl bütün maddi ve manevi mevcudiyetini bu on senelik mücadele içinde kazandı. Bugün halin ıztıraplarile, müşkülatile karşılaşan her vatandaş, mazinin acılarını, zorluklarını ve nihayet bütün bunlara mukavemet için gösterdiği azim ve cesareti hatırlamalıdır.
‘Çocuk meselesine ehemmiyet verilmeli’

Milliyet, Millet Meclisi Reisi A. Kazım (Özalp) 23 Nisan 1933: Türkiye’nin varlığını korumak, maddi ve manevi kuvvetlerini çoğaltmak, ancak çocuk meselesine layık olduğu derecede ehemmiyet vermekle mümkündür. Cihan nazarında her millet nüfusunun büyüklüğü nispetinde bir mevkie sahip addolunur; fakat bu büyüklük yalnız nüfus fazlalığı demek değildir. Asrın bütün terakkiyatını katip edebilecek ilmi ve fenni iktidar ve vesaite malik olmak da şarttır.
‘En büyük gün!’

Milliyet, 23 Nisan 1933: Aziz vatan toprakları düşman istilasından sonra, büyük meclise teveccüh eden daha büyük vazifelere sıra gelmiş bulunuyordu. On üç sene kadar kısa bir zaman içinde neler yaptığını ve memlekete neler kazandırdığını da hep biliyoruz. Kendi işlerimizi kendi elimize aldıktan sonra geçen on üç seneyi miskin ve uyuşuk geçen saltanat devriyle mukayese etmeğe bile insan utanıyor. Onun içindir ki bugün milli günlerimiz arasında en büyük bir gündür.

Tan, 23 Nisan 1935: Bilirler ki, yılda bir gelen bu yedi günü (Çocuk Haftası’nı kast ediyor) iple çeken küçükler, yarının büyükleridir. Onların içinde Türk milletinin bir gün gururla, iftiharla, göğsünü kabartarak tarihe yazacağı kafalar ve zekalar yetişiyor. (…) Onlar bilirler ki, bugün içinizde kimbilir kaç tane Bethoven, Mozart, Edison, Fuzuli, Sinan, Dede Efendi ve saire ve saire var.

Vakit, 23 Nisan 1930: Milletin taç giydiği ulu bir bayram içindeyiz. Hürriyetine kavuşmuş her millet, bu aziz günü, tarihine yeni bir devir açan mübarek bir zafer gibi kaydetmiştir. (…) Halkın gözü açılınca taçların tılsımı bozuluyor ve tahtaların etrafını kuşatan sihirli sular dağılıyor. Her kuvvet cinsinden silahlarla karşılandığı halde istibdat, ancak fikir hamleleri karşısında devrilir.
‘Halk için ve halk ile!’

Ulus, Falih Rıfkı Atay, 23 Nisan 1938: 18 sene içinde Türkiye’nin ve cihanın ne ağır buhranlar geçirmiş olduğunu biliyoruz. Atatürk, insan aklına durgunluk veren her türlü müşkülata karşı, milli hakimiyet nizamının bir an bile sarsılmasına müsaade etmiyerek, onun vasıtası ile, çare bulmuştu. (…) Atatürk, 23 Nisan 1920’de milli hakimiyet rejiminin temelini attığı kadar, Türk milletine, en uzak istikballere dahi şamil olan bir ideal vermişti. Halk için ve halk ile!

Kurun, 23 Nisan 1935: Bugün kutladığımız yirmi üç Nisan, bir bayram olabilmek için, Türk milletinin Anadolu dağlarında yıllarca bir fırtına gibi oğuldaması lazım geldi. (…) Yirmi üç Nisadan önceki Türk, millet haklarını alamamış bir kalabalıktan başka bir şey değildi. (…) Bin acının karartıp kanattığı Türk göğsünden bir gün yeni bir güneş doğdu. Adına ATATÜRK dediğimiz bu önderin ardından her gün yeni bir şeref tepesini geçerek yükseldik.