ALTAN SANCAR
altan-sancar@hotmail.com / @altansancarr
Ekonomisi her geçen gün biraz daha yara alan Türkiye’nin en çok merak ettiği şey, seçimin ne zaman yapılacağı. Muhalefet erken seçim için bastırıyor, iktidar kanadı ise kararlı bir şekilde seçimin zamanında yapılacağını söylüyor.
En az seçim tarihi kadar merakları cezbeden bir başka konu ise ‘millet ittifakı’nın cumhurbaşkanı adayının kim olacağı?
Bugüne dek cumhurbaşkanlığı yarışında Tayyip Erdoğan’ın karşısına doğrudan aday olarak çıkmayı tercih etmeyen, ittifaklar veya farklı adaylarla yarışa giren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önceki gün katıldığı bir televizyon programında, “Eğer ki ittifak kabul ederse cumhurbaşkanı adayı olmaktan gurur duyarım” dedi.
Peki, Kılıçdaroğlu gerçekten ‘millet ittifakı’nın cumhurbaşkanı adayı olacak mı?
Sorunun cevabını, CHP genel merkezinde partinin, ‘yazıda adını geçirmemizi istemeyen’ kurmaylarından birinin karşısında arıyoruz.
CHP’li isim sorumuza önce, Kılıçdaroğlu’nunkine benzer bir yanıt veriyor: “İttifak da kabul ederse neden olmasın!” Sözlerinin devamındaysa, kendi görüşünü de ekliyor: “Ben, Kılıçdaroğlu’nu artık aday olarak görebiliyorum.”
Genel merkezdeki partililere göre toplumsal beklenti, partiyi aşan bir konuma gelmiş durumda. CHP’lilerin tabiriyle seçmen, ‘memleket meselesi algısı’yla hareket ediyor.
Bunun ne anlama geldiğini sorduğumuzdaysa CHP’li isim, Kılıçdaroğlu’nun “Bürokrasiden çok sayıda dosya geliyor” sözlerini hatırlatarak şöyle konuşuyor: “Devletin, bildiğimiz ana omurgası yerli yerinde duruyor. Ülkesini seven insanlar var ve devlet içinde yapılan yanlışlara dair çok sayıda uyarı geliyor bize. Devamlı olarak dosya ve bilgi akıyor. CHP’ye güveniyor insanlar.”
Sık sık Kılıçdaroğlu’nun ittifak içindeki ‘birleştirici rolü‘nün önemine dikkat çekiliyor. Burada benzemezleri ittifakla bir arada tutma çabasının, Adalet Yürüyüşü’nün, 15 vekil transferinin ve yerel seçim hamlelerinin etkisinin olduğu görülüyor. Tüm bunların Kılıçdaroğlu’nun yolculuğunun bir parçası olduğuna ısrarla vurgu yapıyor.
Bürokrasinin pozisyonunun, seçimi kazanmaya yetip yetmeyeceğini de soruyoruz. CHP’li isim, ceketinin iç cebinden telefonunu çıkararak iş dünyası için yapılmış son anketleri gösteriyor: “Ekim ayında genel başkanımız, Erdoğan ile gireceği olası bir yarışta yüzde 44 oy alıyor. Erdoğan ise yüzde 38’de kalıyor. Kasım ayında ise fark açılıyor. Bu defa Erdoğan yüzde 36’da kalıyor, Kılıçdaroğlu ise oyunu yüzde 46’ya çıkarıyor. ‘Cumhur ittifakı’na oy vermeyeceğini söyleyenlerin oranı yüzde 50’yi geçmiş durumda. Anketlerdeki kritik kategori ‘kararsızlar’, partimizin önemli hedefleri arasında. Zira kararsızlar dağıtılmadan CHP, az farkla da olsa AKP’nin önünde görünüyor.”
Sohbet sırasında gözümüz, kısa süre sonra sokak, cadde ve meydanlarda sıkça göreceğimiz afişlere takılıyor. Afişlerin, bayrakların üzerine ‘Kendine güven‘ sloganı bastırılmış. CHP logosu ise küçük boyutlarda kullanılmış. Bu durum akıllara, iktidar bloğu karşısında konumlanan ‘millet ittifakı’nın, partiler üstü bir birliktelikle hareket edeceğini getiriyor.
CHP’li isim, afişlerin dikkatimizi çekeceğini anlamış olacak ki sosyal medyadan partisinin genel merkezine, CHP liderinin toplumsal kesimlerle buluşmalarda kullandığı fonlardan tüm flamalara her şeyin değiştirildiğini söylüyor. CHP’li ismin masasında Kılıçdaroğlu’nun çekilmiş, ancak daha önce kamuoyuyla paylaşılmamış fotoğrafları da duruyor.
Üst düzey CHP yöneticisi, kısa süreli sessizlik ardından sözü ‘millet ittifakı’nın geleceğine dair tespitlere giderek “Biz seçimleri kazanamamaktan korkmuyoruz. Kazanacağımız aşikâr” diyor ve şöyle devam ediyor: “Bizim esas meselemiz, kazandıktan sonra ittifakın bir arada durması, geçiş sürecinin yara almadan ve hasarsız tamamlanması. Genel başkanımız burada, ittifakın bir arada durması konusuna büyük önem veriyor. Stratejiyi doğrudan kendisi belirliyor. Tüm toplantılara katılıyor ve bu toplantılarda eleştirileri dinliyor. İktidarın saldırılarının püskürtülmesi için de dik duruyor.”
Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlık serüvenini ise ‘sabır ve denge’ sözcükleri ile özetliyor. Bunu anlatırken de CHP içinden kimi zaman ‘dönüşüm’e karşı ‘direnç’ oluştuğunu ve Kılıçdaroğlu’nun bunlar karşısından ikna yönetimini kullandığını söylüyor.
CHP genel merkezinin, afişlerde olduğu gibi kendine güveni tam gözüküyor. Kamuoyuna yansıyan anketlerde, Kılıçdaroğlu dışında Erdoğan’ın karşısında ‘rakip’ olabilecek farklı isimler de zikrediliyor. AKP ve MHP’nin de sıkça Kemal Kılıçdaroğlu’na ‘Aday ol’ çağrısı yapması da iktidarın düşüncesini dışa vuruyor. Belli ki iktidar kanadı, Kılıçdaroğlu için ‘kolay rakip’ düşüncesiyle hareket ediyor. Kılıçdaroğlu’nun ise sürprizleri seven ve son dakika hamlesi ile İstanbul’un kazanılmasının yolunu açan lider olduğunu unutmamak gerekiyor.