CHP Grup Başkan Vekili Engin Özkoç, ‘dönemin başbakanı’ olarak nitelediği Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı ‘FETÖ’nün önünü açan kişi’ olarak niteledi.
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü özel gündemiyle toplanan TBMM’de konuşan Özkoç, 15 Temmuz darbe girişimine giden yolu AKP’nin açtığını, cumhurbaşkanının darbe sonrası 2017’de ‘Biz yardımcı olduk’ diyerek Allah’tan ‘af’ dilediğini, ‘bir kişi yönetimi’nin ‘FETÖ’ savcısı Zekeriya Öz’ün önünü açarak yükselttiğini söyledi.
Özkoç, şöyle konuştu: “15 Temmuz, Fethullahçı terör örgütünün darbe girişimidir. Cumhuriyet tarihimizin en kanlı darbe girişimidir. Milletimizin ve milletvekillerimizin ‘meşru direnme hakkı’yla engellenmiştir. Bu uğurda yaşamını yitiren şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum… 15 Temmuz darbe girişiminin öncesi ve sonrası vardır. Öncesinde dersaneler, yurtlar, türkçe olimpiyatları, Milli Eğitim’de, orduda, yargıda örgütlenmeler, iş dünyasında örgütlenme ve siyaseti araç olarak kullanma… Bu dönemde ‘kim’ Fethullahçı terör örgütüne daha çok yardımcı olmuştur? Bunun cevabını Sayın Cumhurbaşkanı vermektedir. 8 Haziran 2018’de Sayın Cumhurbaşkanı, ‘FETÖ’nün bizim zamanınımızda büyüdüğü iddiasını ber reddetmem’ demiştir. ’17 üniversite istediler, verdik, okul için yer istediler, verdik, Türkçe olimpiyatları dediler, tamam dedik, yurtdışında destek istediler, verdik, ne istedilerse verdik’ demiştir. Oysa ki, asıl olay, tam da bu değildir, asıl olay, Ergenekon ve Balyoz davalarıdır (Bu sırada AKP sıralarından gürültü ve bağırışlar yükseldi). Askeri casusluk, amiralleri… Poyrazköy, kozmik oda ve daha niceleridir… FETÖ- uzun yıllardan beri örgütleniyor, fakat Türkiye’yi tek başına idare eden bir kişi sayesinde hiç bu kadar güçlü bir duruma kavuşmamıştı. Bir kişinin denetimsiz iktidarı sayesinde FETÖ darbe girişiminin altyapısını hazırlayan Savcı Zekeriya Öz’ün önü açılıyordu. Zekeriya Öz, ‘Arkanda ben varım’ diyen dönemin başbakanı sayesinde darbenin bütün hazırlıklarını elini kolunu sallayarak yapıyordu. Bu ülkenin genelkurmay başkanı, terör örgütü mensuplarının gizli tanıklığıyla müebbet hapse mahkum ediliyordu. Darbeci generaller ve subaylar tek tek önemli yerlere atanıyordu. Vatanseverler yargılanırken ölüyorlar, hainler görev başına getiriliyorlardı. Basın mensuplarının, akademisyenlerin, dünyaca ünlü tıp adamlarının, vatanseverlerin sesleri, hücrelerde yankılanıyordu. Adil Öksüz denen sözde imam istihbarata ve emniyet güçlerine rağmen Türkiye’de cirit akıyor ve darbe planlıyordu. 15 Temmuz, darbeciler tarafından köprüler kesiliyor, gazi Meclis, darbeciler tarafından bombalanıyordu. CHP’li ve diğer partilerden milletvekili arkadaşlarımız, Meclis’e gelerek ‘Öleceksek bu çatı altında ölelim’ dediler. Meclis, demokrasimize sahip çıktı… Halk sokaklara çıktı, tankların önüne çıktı, 251 vatandaşımız şehit düştü, binlercesi yaralandı (Meclis Başkanı Mustafa Şentop sık sık ‘Arkadaşlar sessiz olalım’ uyarısıyla AKP sıralarındaki gürültülü tepkileri susturmaya çalıştı). El birliğiyle meşru direnme hakkımızı kullanarak darbenin önüne geçtik. Darbeyi ne MİT ne de istihbarat biriminden öğrendik. Türkiye’nin cumhurbaşkanı, eniştesinden öğrendi darbeyi. Adil Öksüz yakalandı, çırılçıplak souldu, kelepçelendi, sonra tekrar giydirildi, kelepçeleri söküldü, eline pasaportu verildi ve bırakıldı. Zekeriya Öz, elini kolunu sallayarak yurtdışına çıktı. Kendisinden hala haber alınamıyor. bütün bu organizasyonların arkasında dimdik duran kişi, ‘Hata ettik, yanıldık‘ dedi ve hâlâ cumhurbaşkanı (Bu sırada AKP sıralarına vurularak tepki gösterildi). FETÖ yayın organı Zaman gazetesinin sahiplerinden Fettah Tamince, dışarıda servetine servet katıyor. Bank Asya’yı açanlar suçlu değil, para yatıranlar suçlu. Tanklara vatandaşlarımız direndi, tankın altında kalan vatandaşımızın bir bacağı, bir kolu tankın altında kaldı, cumhurbaşkanımız bu vatandaşımızı alnından öptü. Fethullahçılarla çocukluktan beri görüşen, FETÖ’nün çağrısıyla üniversite kuran, Fettah Tamince yargıdan tertemiz çıktı… Darbe girişiminin kilit ismi Mehmet Dişli’nin ağabeyi Şaban Dişli büyükelçi yapıldı. Binlerce hapis cezası alan, işten çıkarılanlar var. Asker, polis, öğretmen var ama bir tek siyasi yok. Çözüm güçlü parlamentodadır. El birliği ile güçlü parlamenter sistemi yeniden tesis etmeliyiz. Yeni darbelerin oluşmasına engel olmalıyız. Güçler ayrılığının temelinde güçlü Meclis, bağımsız yargı ve denetlenebilir yürütme olmalıdır. 15 Temmuz’da vatandaşına kurşun sıkan ve ona yol verenler de unutulmayacak. Kurucu liderin adı Mustafa Kemal Atatürk’tür. Eğer uğruna ölecek vatan arıyorsak onun adı Türkiye Cumhuriyeti’dir”
Özkoç’un konuşmasına yanıt veren AKP Grup Başkanı Naci Bostancı şöyle dedi: “Bir numaralı hedef sayın cumhurbaşkanıdır. Marmaris’i, oradaki suikast timini hatırlayın. Sizin konuşmanız Marmaris’e paralel düşüyor. Biz burada Türkiye’nin demokrasisine kastetmiş terör örgütüne karşı, bulunduğumuz partiler farklı olsa bile, temelde hususiyetimiz ortak. Türkiye’nin geçmişinde ne olduğunu biliyoruz. Sayın Özkoç Ergenekon ve Balyoz’dan bahsetti. Onları FETÖ’cüler yargıladı. 17-25 Aralık’ta sizin pozisyonunuz neydi? Onu düşünmek lazım. Aslında söylenecek çok söz var. Burada Meclis 15 Temmuz’un hatırasına sahip çıksın. Burada sahip çıkılacak olan o andır. Ama ne yazık ki farklı bir akılla terör örgütüne yağ sürecek bir tavır sergilenmiştir.”
Bunun üzerine Özkoç, Bostancı’ya, şöyle yanıt verdi: “Burası TBMM. Beni ve milleti konuşturmamak sizin alışkanlığınız. Bu darbe girişimine alet olan, darbe girişimine zemin hazırlayanları, Zekeriya Öz için ‘Ben senin arkandayım’ diyenleri soruşturmak TBMM’nin görevidir. Hiç kimseye peşinen söyleyeceğimiz bir şey yoktur. Yargının bağımsız olduğu bir ülke istiyoruz. Bunun için sonuna kadar mücadele edeceğiz.”