Boşuna demezler “insanoğlu çiğ süt emmiş” diye… Bir zamanın ezilen yahut en çok ezildiğini zannedeni, eline iktidar geçti mi, daha önce “despot” dediğinden daha despot, “şımarık” dediğinden daha şımarık olabiliyor. Şu sıralar en iyi örnek, siyasal İslamcılar. İnançlı/inançsız/farklı inançlardan vatandaşları yalan dolan ve talanla sömüren, yaptıklarını inkâr bile etmeyen türden bir yüzsüzlük sergileyen bu aklın son dönemde en göze batan tezahürü ise kibri.
Mesela yabancılara karşı sergilenen bu kibirli çifte standartla bitmez. Bir eli yağda bir eli balda üç-beş ay hapis yatmış olanlar, utanmadan 12 Eylül darbesinin en acılı mağduru olduğunu iddia eder. Bir de bakmışsınız, çocuk katili polisin sırtını pışpışlamakla kalmayıp, bir de azmettiricisi oluverirler! Yüzde 30-40-50 ile iktidara geldiler mi, kendilerini ülkenin “asıl sahibi” saymakla kalmaz; koca bir ulusun, bırakın onu, koca bir coğrafyanın tek yerli unsuru addederler. Ha, bu arada yerellik ile kasıtları, diktalarını kurmak için çiğnenecek şekeri bitmiş sakız misali. Yoksa biliyoruz ki, başlarına bir sürgün durumu filan gelse -Allah muhafaza- ilk koşacakları yer Batı’nın liberal kolları olur.