“Bizim için IŞİD de PKK de birdir” dediğiniz zaman sadece Kürt sorununa barışçıl çözüm isteyen bir anlayışa sahip olmadığınız ortaya çıkmış olmaz, aynı zamanda başından beri “o zaman bu hendekler, kalekollar nedir?” tereddüdü yaşayan insanları aksi yönde “netleştirmiş” de olursunuz.
Ve dahası; Esad’ın devrilmesini adeta varlık-yokluk meseleniz hâline getirirseniz, ortalık karıştığında bazıları gördüğü her sakallıyı “IŞİD’çi” zanneder, başka bazıları da içten içe Kürtlere, Alevilere karşı potansiyel bir IŞİD’çi kesilir, IŞİD’in “Kâbe’yi yıkmak, camileri yok etmek” gibi hedefleri olan bir örgüt olduğunu dahi unutarak…
Çevrenize bir bakın; bunlar bugün de oluyor… İçeride ve dışarıda esas aldığı politikaların ekseni Sünnilikle karışık bir milliyetçilik olunca ve insanların canlandırılan barış umutları gündelik siyasetin “kullanışlı” bir istismar malzemesi hâline getirilince ve hırsızlık, yolsuzluk iddialarını “buharlaştırmak” en önemli “iktidar” gerekçeniz olursa neler olabileceğini daha fazla test etmek gerekmiyor.
AKP bir “karar” vermek durumundadır. İşe IŞİD’e karşı açık, net bir tavır almak ve PYD’ye şantaj yapmaktan vazgeçip uluslararası toplumdan yardım almasının önünü açarak başlayabilir. Sokakların tansiyonu OHAL ilan ederek değil “barış” ilan edilerek diner…