Brad Pitt ‘Bullet Train’in Berlin galasında giydiği etekle çok konuşuldu. Erkeklerin etek elbise giymesinin henüz geniş kesimlerce ‘normalleştirilemediği’ günümüzde etek giymesinin çok konuşulması anlaşılabilir bir durum ancak Pitt’in eteğine şaşıranlara bir haberimiz var: 1999’da Dövüş Kulübü’nün tanıtım döneminde Rolling Stone dergisine verdiği röportajda beş ayrı mini elbise giydi.

Ünlü fotoğrafçı Mark Seliger’ın çektiği fotoğraflar o günlerde kültürel bir dönüm noktası olmuştu.
Bu arada merak edenlere bir not; mini elbiselerle verdiği pozlar Pitt’in dünyaca ünlü bir seks sembolü olduğu gerçeğini değiştirmedi.
Erkeklerin etek-elbise giymesine verilen aşırı tepkilerin kökeninde kuşkusuz kırılgan ‘erkeklik‘lerini tehdit altında hissediyor olmaları yatıyor. Toplumsal cinsiyet olarak erkeğin, kadınlıkla bağdaştırılan bu kıyafet türünü tercih etmesi en kibar tabirle hoş karşılanmıyor.
Oysa bir kadın neden etek ya da elbise giyiyorsa erkek de aynı nedenle etek giyemez mi? Hoşuna gidiyor, estetik bulduğu için tercih ediyor olamaz mı?
Ya da Avrupa sıcak hava dalgalarında boğuşurken tiril tiril bir etek giymek erkeklerin de hakkı değil mi? Nitekim kendisine kırmızı halıda neden etek tercih ettiğini soran muhabire tatlı tatlı gülümseyerek “Esinti” cevabı veren Pitt bu rahatlığın tadını çıkarıyor gibi duruyor.
Ancak mini mini elbiseli Pitt’ten 25 yıl sonra dahi etek-elbise giyen erkekler bazı kesimleri şaşırtmaya ve haber değeri taşımaya devam ediyor. Çünkü hala toplumda bir karşılığı var.
Etek elbise giyen erkeklerin ‘normal‘ karşılanmasına giden yol uzun, hızımızsa yavaş. Ancak Pitt örneğinde olduğu gibi ne kadar çok karşımıza çıkarsa o kadar az şoke edici olmaya başlayacak. Kırmızı halıdan, dergi kapaklarından çıkıp gündelik ve sıradan hayatın bir parçası oldukça etek giyen erkekler de, giymeyenler de rahat edecek.