
H. AYHAN TİNİN
Sanat da var/ Sinema
insanatinart@gmail.com
Hayatınız ne kadar değerli?
Ya sevdiklerinizin hayatı?
Biri gelip sevdiklerinize bir fiyat biçse, alt sınırın ne kadar olmasını istesiniz?
İnfilak ettiren bu soruların sahibi ben değilim. ‘What Is Worth?’ filmi iki saat içinde bu soruları düşünmenizi sağlıyor.
Ve oldukça rahatsız ediyor.
İnsanın sevdikleri, sevdiklerinin kaybı, vatandaş devlet ilişkileri, devletlerin görünmeyen koridorlarında vatandaşlardan daha değerli olan şirketlerin gizli oyunları… Belki de artık yeterince açık olan; malûm gizli oyunları demek gerek.
Filmde Michael Keaton ve Stanley Tucci karşılıklı şov yapıyorlar.
Ken, Georgetown Üniversitesi’nde arabuluculuk dersleri veren bir hukuk profesörüdür. Uzmanlık alanı da budur… Tarafları mahkemeye gitmeden anlaşmaya ikna etmek.
Dersleri gerçek yaşamdan çeşitli uygulamalarla ve eğlenceli biçimde geçmektedir. Öğrencilerinin de hayranlığını kazanmıştır. Arabuluculuk kavramını basit ve net tanımlamaktadır; ‘Karşı tarafın istediğinin hukukta yer alan bir yanıtı vardır. Bir rakam. İşimiz budur.‘
Ken için insanlar değil, olaylar ya da olgular söz konusudur. “Hedefimiz adil olması değil. İşi bitir yeter” der.
Amerika’da 11 Eylül saldırıları sonrasında, mağdurların; ölen, yaralanan ya da iş göremez olanların yakınlarının, dava açmadan ve mahkemeye gitmeden, anlaşmaya ikna edilmesi gerekmektedir. Bununla ilgili olarak kurulan fonun arabuluculuk sürecini Ken’in şirketi üstlenir.
Hedefinde politikaya atılmak olan Ken bu işi alır. Neticede kariyer yaptıracak bir davadır bu…
Fakat bir problem vardır. Ölenlerin parasal değerlerinin hesaplanması! Herkes Dünya Ticaret Merkezi’nin ikiz kulelerinde aynı biçimde ölse de bazılarının kredi değeri daha yüksektir! Dolayısıyla tazminat fiyatları da buna göre belirlenecektir!
Sahi kendi hayatınızdan kolay vazgeçersiniz belki… Kim bilir kaç kez yapmışsınızdır. Ya sizin değer biçemediklerinizin hayatına, başkası değer biçerse?
Devletin vatandaşına biçtiği değer ne olmalı?
Böyle bir soruya hazırlıksız yanıt vermek ne kadar zamanınızı alır?
Mağdur yakınlarını bir toplantı salonunda bir araya getiren Ken süreci, fiyatlama yöntemini kürsüden paylaşır. Paylaşmadığı şey insanlığıdır.
İnsan olmanın değerini de karısı ikiz kulelerde hayatını kaybeden, Stanley Tucci’nin başarıyla canlandırdığı karakterden adım adım öğrenecektir.
İnsanlara yönetilebilir sayılar olarak bakmaktan vazgeçip, mağdur yakınlarının tek tek insan öyküleriyle karşılaştıkça; mükemmel hayatı, işini adeta bir makine duyarsızlığında yapma becerisi sarsıntıya uğrayacaktır.
Kulağında orta sınıf bir mahallenin basketbol sahasının kıyısında yürürken kendisine sorulan soru vardır; “Bir şeyin değişmesi gerek, bul onu!”.
Film, Ken’in gerçek hikayesine dayanıyor.
Yönetmen Sara Colangelo, gencecik bir kadın yönetmen. Temiz yazılmış bir senaryo… Fazlalıksız çekilmiş sahneler… Trajik insan öykülerinin ajitasyon yapılmadan doğallık içinde anlatılması… Ortaya eli yüzü düzgün, seyirciyi ekrandan koparmayan bir film çıkartmış.
Filmden bana zor bir soru daha kaldı.
‘Hayatlarımızı başkaları için tehlikeye atarken, sevdiklerimizden onay almak etik bir sorun mudur yoksa kişisel bir karar mıdır?‘
Filmin komedi yönleri de var tabii, Saddam Hüseyin’in korkunç kitle imha silahları gibi!
Film içinde bilmediğimiz bir film gibi…