• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Bir 'politik cumartesi' ya da İstanbul'un orta yerinde iki miting

31/05/2015 21:06

 

MUZAFFER SOLAKOĞLU

Neredeyse bütün 22. haftayı acı vatan Almanya’da geçirdikten sonra Cumartesi günü saat 15:30’da Atatürk Havalimanı’na inmeyi planlamaktaydım.


Lakin havadaki hesap yerde tutmayınca havaalanı keşmekeşinden sıyrılmam 16:30’u buldu. Eve varışımı tahmin etmek üzere trafik kurtarıcısı Yandex’e baktım, 25 km yol için 1 saat 55 dakika süre kırmızıya boyanmış İBB trafik programı ile de karşılaştırınca biraz iyimser geldi.

Amacım seçmenleri gözlemlemek

Cumartesi öğleden sonrası için anormal olan trafiği Kazlıçeşme Meydanı’ndaki HDP mitingine yordum, AKP sponsorluğundaki fetih kutlaması da Pazar günü diye aklımda kalmıştı. Bu trafikle saat 20:00’de Taksim’de bir arkadaşlarımızla buluşacağımızı da hesaplayınca eve varıp, tuvalete gidip geri yola çıkmam gerekiyordu.

Sonuçta, eve gideceğime HDP mitingine gider, oradan Taksim’e geçerim diye düşündüm. Mitingi kaçıracağımı tahmin ediyordum ama amacım bildiğim konulardaki konuşmalardan ziyade seçmenleri gözlemlemekti.

Topkapı’ya kadar trafik açıktı, oradan tramvaya binecektim. Önümdeki kadın, üstgeçitte eski stil ambalajsız sakız satan takkeli sakallı bir amcaya Çapa yolunu sorunca amca açılıp “Sakızdan, adres tarifinden!” diye bağırdı. Bunun üzerine Alman usulü panolara bakarak yol bulacağıma amcaya, “Mitinge nasıl giderim?” diye sormaya karar verdim. Sağolsun, güzelce tarif etti.

‘Adam izindeyiz’ tişörtleri

Tıklım tıklım tramvayda bir grup genç heyecanla fetih kutlamasını tartışıyorlardı. Konu “562 kişilik mehter takımını şu turist çift görse nasıl da korkarlar”a geldiğinde turist kadın kendisi hakkındaki planlardan habersiz – nedense fordçuluk olarak bilinen – diğer kültürel değerimizden korunmaya çabalamaktaydı. Yarınki kutlamayı neden bugün konuşuyorlar diye aklımdan geçirsem de çok üzerinde durmadım.

Aksaray’da indim, her zamanki keşmekeşinde olan Vatan Caddesi’nden sahil istikametinde yürürken ellerinde Türk bayraklı insanların HDP’ye gitmesine biraz şaşırdım. Ama biraz sonra etraftaki fetih mitingi posterleri gerçeğin farkına varmamı sağladı.

HDP mitingi diye fetih kutlamasına gidiyordum!

Etrafta Erdoğan atkıları, başa bağlanan bilimum yeşil bant, “Adam izindeyiz” tişörtleri, etrafa parketmiş üzerinde görevli yazan belediye otobüsleri, fazlasıyla güvenlik görevlisi görünce vaziyeti iyice anladım.

Bir ara peronda halay başladı

Elinde megafonla meydanda benim gibi aval aval bakanlara fetih kutlaması yolunu gösteren görevliye HDP mitingi diye sorarak yolu öğrendim. Koşturarak yetiştiğim trenle Kazlıçeşme’ye vardığımda artık HDP mitingi dağılıyordu. Vagondan içeri giren gürûhu zorla yararak çıktım ve yüksek perondan miting alanını izlemeye karar verdim.

Meydan politik bir mitingden ziyade bir konser veya panayır havasındaydı. Renkli (sarı kırmızı yeşil ve mor) ipler, poşular, tişörtler, çıkartmalar, tokalar takmış insanlar mutlu bir şekilde şakalaşarak peronu dolduruyorlar, ardından itişerek sıradaki trene doluyorlardı.

Bir ara peronda zannedersem HDP için yasal bir zorunluluk olan halay başladı, güneydoğu usulü çiçekli başörtülü ağırbaşlı teyzeler canlanıp gruba katıldılar. Ağlamaktan gözleri kan çanağı olmuş, agresif görünüşlü iki delikanlının kolunda zor yürüyen bir başka teyze mutlu havayı biraz dağıttı, ne olduğunu tahmin etsem de sormak istedim ama çekindim.

Sanki miting peronda devam ediyor gibiydi. Katılımcıların bir kısmı trene binmeden orada duruyorlar, sanki bir daha bu kadar kalabalık grupla bir araya gelemeyecekmiş gibi heyecanla konuşuyorlardı. Yarısı Türkçe yarısı Kürtçe sloganlar atıldı, bazıları ciddi bazıları komikti. Kürtçe olanları sorunca bana tercüme ettiler: bazıları eski bazıları da yeni Türkiye’de muhakkak suç unsuru olurdu.

Fetih grubu HDP grubuna göre sessiz ve coşkusuz

Aşağıdaki çimlikte duran, etrafı gençlerle çevrili Altan Tan’a muazzam ilgi vardı. Gençler arasında yukarıdan aşağıya sarı-kırmızı-şampiyon-cimbom stilinde karşılıklı HDP tezahüratları oldu.

Yanımdaki adam, “Selo başbakan olunca bu da Diyanet’in başına gelecek inşallah” diye açıkladı.

Baktım Kazlıçeşme yavaş yavaş bitiyor, hala vaktim de var, Yenikapı’daki fetih kutlamasına da gitmeye karar verdim. Bir sonraki trene tek sarı-kırmızı-yeşil giyinmemiş kişi olarak girdim. Vagon maç vagonu gibi şarkı ve sloganlarla sallanarak yola çıktı. Kurdistan formalı gence Kürtçe ne dediklerini sordum, bir sonraki duraktaki fetih mitingi hakkında, kesin yeni Türkiye suç unsuru olacak birşey çıktı.

Yenikapı’da inip dışarı çıktım ve Google Earth’ten bakınca İstanbul’un çenesinde çıkmış bir sivilce gibi duran yeni meydana doğru büyük bir grubun içinde ilerledim. Grup HDP gruplarına göre daha sessiz ve coşkusuzdu, genelde 2-3 kişilik arkadaşlar münferit olarak yürüyorlardı. Katılımcılarda heyecan duydukları bir toplantıya gitmekten çok görev ifa etme duygusu hakim idi.

Polisler çimlerde telefonlarına bakıyordu

06 AKP plakalı yarı resmi araçlar ve güneş gözlüklü, kocaman altın saatli kolu camdan sarkan birisi tarafından kullanılan beyaz Porsche Panamera gibi bazıları hariç trafiğe kapalı sahil yolunda ilerledikten sonra meydanla yol arasındaki henüz bitmemiş bağlantı kısmına vardık.

Çileli bir darboğazdan, Erdoğan temalı başka hediyelik eşya satıcılarının arasından geçip miting alanına girerken erkekler ve aileler megafonlu görevliler tarafından ayrıldı. Önce standart metal dedektöründen ve üst aramasından, sonra da takım elbiseli güneş gözlüklü sivillerin göz aramasından geçtikten sonra bayrak dağıtılan bir çadır olan çimlik kısma vardım. Buradan sahne görünüyordu ama bayağı uzaktaydı. Etrafımdaki polis, zabıta ve çevik kuvvet yoğunluğu dikkatimi çekti. Ama pek polisiye bir durum olmadığı için çoğu çimlerde telefonlarının ekranlarına bakarak oturuyorlardı.

Sahneden resmi bayramlardakiler gibi konuşan spikerin anonsu ile ‘Türk Yıldızları’nın muhteşem uçak gösterisi başladı. Daha önce televizyonda izlemiştim ama canlı görmek çok daha etkileyici oldu. Sesleri gelmeden önce sanki hayalet uçaklar gibi sessiz hızla yaklaşıyorlar, dibimize geldiklerinde gökgürültüsü gibi sesleri çıkmaya başlıyor ve tam üzerimizdeyken renkli duman bırakarak takla veya salto atıyorlar. Bir nevi yüksek teknolojili havai fişek gibi düşünebilirsiniz. Herkes telefonlarını çıkarıp resim ve video çekmeye başladı.

Spiker kahraman ordumuza teşekkür edip katılımcılara bayraklarını sallamalarını söyleyince mütedeyyin kesimin bayrakla ne kadar samimi olduğunun farkına vardım. Girişte dağıtılan bayraklar sayesinde meydan kırmızı bayrak denizi gibi oldu. Bu arada not etmem lazım, HDP mitinginde de tek tük Türk bayrakları vardı o da ayrı garip gelmişti.

AKP seçmeninin hafiften sıkıldığına ikna oldum

Alandan çıkmak girmekten daha zordu, yine aynı darboğaz kısmında gelenler ve gidenler karıştılar, biraz itiş kakış oldu; şikayet mercisi gibi duran görevli, “Size zabıta bakar ben karışmam” diye sorumluluktan sıyrıldı, neyse ki katılımcılar bebek arabasıyla gelen bir kadına yardım ettiler de kadıncağız rahatça çıkabildi.

Girerken de farkettiğim “Sen Fatihsen emret biz de Ulubatlı oluruz – Genç Osmanlılar” pankartlı delikanlılar bir televizyona röportaj veriyorlardı. Biraz dinledim, fesli delikanlı fethin dinimiz için öneminden bahsediyordu. Fetih, gerçekten de hem bizim için hem de insanlık tarihi için önemli ama kutlamalar yapmak sorumluluğu bende olsa daha çok fetih zamanında İstanbul’un durumu, öncesinde sırasında ve sonrasında olanlar, o zamana kadar yapılamayan işi 19 yaşındaki Fatih Sultan Mehmet’in nasıl başardığı gibi konulara odaklanırdım.

Çetin Altan’ın soruları gibi olacak ama bir emirle Ulubatlı olacak delikanlı Ulubatlı’nın İstanbul’a surların neresinden girdiğini merak ediyor mu acaba?

Bu politik Cumartesi gününde HDP seçmeninin hala umuda ihtiyaç duyduğuna ve olası baraj geçişinden dolayı müthiş heyecanlı olduğuna, AKP seçmeninin ise hafiften sıkıldığına ve artık özgüven pompalamalarına ihtiyacı olmadığına ikna oldum.

Aslında sadece AKP seçmeninin değil herkesin mutluluğu için Türk’ün Türk’e propagandasının aşılması gerektiğini düşünüyorum, bu konuda en önemli görev de politikacılara düşüyor.

Kategori:Analiz

SON HABERLER

Trump: Mevcut rejim İran'ı yeniden büyük yapamıyorsa neden değişmesin?

ABD Başkanı Donald Trump “Mevcut İran rejimi İran’ı yeniden büyük yapamıyorsa, neden bir rejim değişikliği olmasın?” dedi.

Dışişleri: Suriye'deki saldırı istikrar çabalarını hedef alıyor

Dışişleri Bakanlığı, Suriye’deki kiliseye saldırının ülkedeki istikrar ve güvenliği tesis çabalarını hedef aldığını belirtti.

İstanbul Barosu: 'Niyet okuma'yla suç isnadı, hukuk devletine aykırı

İstanbul Barosu, gazeteci Fatih Altaylı’nın tutuklanmasına tepki gösterdi: “Açıkça beyan edilmemiş düşünceler üzerinden ‘niyet okuma’ yoluyla suç isnadında bulunulması, hukuk devleti ilkesine açıkça aykırıdır.”

ÇHD: Trans Onur Yürüyüşü'nde 50'den fazla kişi gözaltına alındı

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şube, ‘Trans Pride’ kapsamında basın açıklaması yapmak isteyen 50’den fazla kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Sessiz çöküş: Anoreksiya nervoza

Anoreksiya nervoza, görünüşte bir kilo kontrolü çabası. Gerçekteyse, insanın dünyayla ilişkisini yeniden kurmaya çalıştığı radikal bir yöntem

Diyarbakırlı ne ister?: 'Baraj aşılsın, süreç sürsün' ister
Gezi sonrası Türkiye: İki senede ne değişti, neler değişecek?

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 791 gündür hapiste

YAZARLAR

Sessiz çöküş: Anoreksiya nervoza

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

İlke mi, kural mı?

Mustafa Dağıstanlı

Bir Kürt feminist Halide Dündar'ın hikâyesi

Murat Sevinç

Ofansif mizah örneği olarak birkaç anayasa maddesi

Murat Sevinç

Babalar günü bu yıl da coşkuyla kutlanmadı!

Arzu Uzunali

İnsan aynı anda iki kişiyi sevebilir mi?

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Roma dondurması meselesi

Elvan Uysal Bottoni

GÜNÜN 11’İ

Ömer Faruk Bingöl: Merkez Bankası 'bekle-gör' konumuna geçerek politika faizini sabit bıraktı

Sedat Bozkurt: Özgür Özel mi var sırada?

İrfan Hüseyin Yıldız: Irak'ta kimyasal silahlar var dendi, Libya ve Suriye'nin halklarına özgürlük götürülecekti

Gözde Bedeloğlu: Hükümet, kadınların miras haklarıyla ilgili endişe yaratan yeni bir uygulamayla gündemde

Kansu Yıldırım: ABD tarafından İsrail'e sağlanan ekonomik ve askeri yardımın tutarı 310 milyar doları geçiyor

Yüksel Aytuğ: Kuzey Ege'de millet sivrisinekten akşamları burnunu evinden dışarı çıkartamıyor

Fehmi Koru: Listedeki ilk altı ülkenin hesapları görüldü sıra yedinci ülkeye -İran'a- geldi

Nevşin Mengü: İranlılar bu savaşta bir başlarına

İlber Ortaylı: Netanyahu gibi cahil bir Amerikalı velet ki buna İsrailli denemez

Zeynep Aktaş: Yatırımcı yönünü bilançosu güçlü sanayi hisselerine çeviriyor

Güneç Kıyak: İran nükleer silah üretmeye yakın olabilir mi?

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×