İngiliz bilim insanı Nessa Carey’nin yazdığı popüler bilim kitabı ‘Epigenetik Devrimi’, kalıtımın yalnızca biyolojiyle sınırlı olmadığını anlatırken okuru yeni sayılabilecek bu bilim dalıyla yakından tanıştırıyor.

Canlıların gen haritası çıkarıldığında hastalıkların tümüne çare bulunacağına dair inancımız, özellikle 2000’li yılların başında tamdı. Oysa beklenen gerçekleşmedi, bilim insanları DNA’nın gizemlerini araştırmaya, hatta ötesine geçecek çalışmalara imza atmaya devam ediyor. DNA’mızın ötesine geçen biyolojik gerçekliğimizi araştıran epigenetik kelimesinin kökeni, Yunanca ‘epi’ (ötesinde) ve ‘genesis’ (köken, varoluş, yaratış) sözcüklerinden geliyor.
Son yıllarda giderek artan sayıda araştırma bizi biz yapan bütün biyolojik özelliklerimiz aslında sadece genlerimizle sınırlı olmadığına, DNA’ların dışında da kalıtımsal rolü olan mekanizmaların varlığına işaret ediyor. Epigenetik mekanizmalar aracılığıyla ebeveynler yaşadıkları çevrenin etkilerini çocuklarına ve hatta birkaç kuşak sonraki torunlarına bile aktarabilliyor. Örneğin, ‘annemizin ya da anneannemizin yaşadığı bir travmadan ya da büyük dedemizin çalışma koşullarından bizim de etkinlenmiş olabilirsiniz’ diyor.

Konuya giriş niteliğinde
Nessa Carey, alanın yirmi yıllık tarihini incelerken, en son bulguları ve yenilikleri ele almış, epigenetiğin temellerine giriş niteliğinde bir kitap yazmış. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları’ndan çıkan kitabı Türkçeye Dilara Gostolüpçe çevirdi.