ABD’li milyarder Elon Musk 2021’de dünyanın en zengin insanı oldu ve Time dergisinde ‘Yılın Kişisi’ seçildi: ‘‘O öyle bir adam ki, gezegenimizi kurtarmaya çalışıyor ve hatta yaşayabileceğimiz yeni bir gezegen arıyor. O bir palyaço, dahi, kışkırtıcı, vizyoner, sanayici, şovmen, hınzır…’’
Time’ın bu çoşkulu cümleleri yazdığı sırada, ‘yarı-tanrı’ Musk’ın genlerini taşıyan üç kadın Texas eyaletinde bir doğumhanedeydi.
Musk’a göre doğum oranlarındaki düşüş medeniyet için ciddi bir tehditti. Dolayısıyla bu tehdidi ortadan kaldırmak için sıkı çalışıyordu. Şirketi Neuralink’te yönetici olan Shivon Zilis, tüp bebek yoluyla Musk’tan hamile kalmıştı ve ikiz bebek bekliyorlardı.
‘‘Zeki insanların çocuk sahibi olmasını çok istiyor. Beni de buna teşvik ediyor’’ demişti Zilis.
O dönem Musk’ın yedi çocuğu vardı, şimdiyse 12. Çocuklarına ‘Exa Dark Sideræl’, ‘X Æ A-Xii’, ‘Techno Mechanicus’ gibi tuhaf isimler veriyordu.
Musk altı şirketi birden yönetiyor: Tesla, SpaceX (Starlink dahil), Boring Company, Neuralink, X (eski adıyla Twitter) ve bu yıl başında insan zekasının yeterince hızlı çoğalmadığı gerekçesiyle kurduğu yapay zeka şirketi X.AI.
Walter Isaacson’ın kaleme aldığı biyografisinde Musk, ‘‘Bir şeyler yapmadan duramam’’ diyor. Ayrıca yapay zekaya ilişkin endişelerini anlatıyor. Katil robotlara karşı çözümü daha fazla çocuk yapmak ve şirket kurmakta görüyor.
Musk’ın etki alanı hayli geniş. Yönettiği şirketlerin toplam değeri trilyon doları aşıyor. Buradaki mühendisler yeniden kullanılabilir roket gemisi, insansı robot ve insan beynine yerleştirilecek çip gibi birçok yeniliğin peşindeler.
Elon Musk’ın ünvanları saymakla bitmez: Girişimci, medya patronu, siyasi manipülatör, savunma sanayii müteahhidi… Hatta geçen hafta bir ünvan daha kazandı: Hükümet verimliliği bakanı.
ABD’de 5 Kasım’da başkan seçilen Cumhuriyetçi Donald Trump, kampanyasına milyonlarca dolar bağışlayan Musk’ı yeni kurulacak hükümet verimliliği bakanlığının (DOGE) başına getireceğini duyurmuştu.
Musk’ın şirketi SpaceX, ABD hükümetinden uzay görevleri için milyarlarca dolarlık sözleşmeler alıyor.
Fakat bununla bitmiyor.
Füze tespit ve takip uyduları için askeri sözleşmelerden de yüzlerce milyon dolar alıyor ve ABD Savunma Bakanlığı’na (Pentagon) askeri hizmet sunuyor. Örneğin, Pentagon’un Ukrayna’ya sağladığı dört bin uydudan oluşan ağı SpaceX’in projesi olan Starlink yönlendiriyor.
‘Çocuktan hallice’
Musk’ın şirketleri günden güne etki alanını genişletiyor. Öyle ki internet, elektrik şebekesi, ulaşım sistemi, ulusal güvenlik altyapısı ve enerji tedariği gibi birçok alanda aktifler.
Fakat bütün bu şirketleri yöneten adam için ‘çocuktan hallice’ deniyor.
New Yorker’ın incelemesine göre 53 yaşındaki Musk’ı nitelerken, bu yıl başındaki bir duruşmada, kendi avukatı dahi defalarca ‘çocuk’ sözcüğünü kullandı.
Wall Street Journal gazetesi onu ‘öfke nöbetleri geçiren biri’ diye tanımladı. The Independent gazetesiyse Twitter’ın Musk’a satılmasını ‘küçük bir çocuğa şarjörü dolu silah verilmesine’ benzetti.
Isaacson kaleme aldığı biyografide ‘‘Bu kitap, mükemmelliyetçilik tutkusu ve amansız azmiyle altı sektörü dönüştüren hayli yaratıcı bir girişimcinin inişli çıkışlı yaşamını ve ateşli kişiliğini anlatıyor’’ diye yazıyordu.
Musk’ın kişiliğini şöyle anlatıyordu Isaacson:
- Her şeyi kontrol etme arzusu doğasında var.
- Günlük nezaketi, samimiyeti ve takdir edilme arzusunu üreten duygusal mekanizmalardan yoksun.
- Yaratıcı kimseler bazen tuvalet eğitimine bile direnen, risk peşindeki çocuksu adamlardır. Bu adamlar pervasız, utanç verici hatta ‘toksik’ olabilirler.
Isaacson ‘‘Onlar bazen birer deli de olabilir. Öylesine deli ki, dünyayı değiştirebileceklerini düşünürler’’ diye yazıyordu.
Doğum yeri: Güney Afrika
Musk 1971’de Güney Afrika’nın başkenti Pretoria’da doğdu. Dedesi J.N. Haldeman Kanadalı bir komünist karşıtıydı. 1930’larda anti-demokratik ve yarı-faşist Teknokrasi hareketinin lideriydi. Teknokratlar bilim insanı ve mühendislerin iktidarda olması gerektiğine inanıyor.
Annesinin adı Maya Haldeman. Güney Afrika güzellik yarışmasında finale kalmıştı. Mühendis ve pilot babası Errol Musk ile annesinin ilişkisi çalkantılıydı.
Annesi 2019’da bir anı kitabı kaleme aldı. ‘‘Bir Kadın Bir Plan Yapar: Macera, Güzellik ve Başarıyla Dolu Bir Ömür İçin Tavsiyeler” adlı kitabında 1950-60’larda Güney Afrika’da yaşamı anlatıyordu. Ama apartheid rejiminden bir kere bile söz etmiyordu.
Benzer şekilde Isaacson, biyografisinde Elon Musk’ın çocukluğunu anlattığı bölümde apartheid rejimine üstünkörü değiniyor. Onun yerine uzun uzun ve empatiyle sınıf arkadaşlarının Musk’ı nasıl zorbaladığını anlatıyor.
Isaacson’a göre tuhaf ve yalnız bir çocuk olan Musk, okulda sıkıntıdan patlıyordu. Küçük Musk sıkıntısını diğer öğrencileri ‘aptal’ diye tiye alarak telafi ediyordu.
Ayrıca çok sık dayak yiyordu. Babası da onu sık sık kalaylıyordu. Yine de Musk, ebeveynleri boşandıktan birkaç yıl sonra, 10 yaşındayken, babasıyla yaşamaya karar verdi.
Şimdiyse babasıyla arasına mesafe koydu.
Komplo teorisyeni babası, ABD Başkanı Joe Biden için ‘pedofili başkan’ demiş ve yakın zamanda ‘burada olmamızın tek nedeni üremek’ diyerek Musk’ı bir maille uyarmıştı: ‘‘Bu memlekette beyazlar olmazsa, siyahlar ilkel yaşama dönüverir.’’
‘Bu adamlar ucube olabilir, ama bakın neler yarattılar!’
New Yorker yazarı Jill Lepore’ye göre eski Times editörü ve CNN CEO’su Isaacson, ilkeli bir biyografi yazarı olmasına rağmen bir tarafı eksik.
İki yıl boyunca Musk’ı takip eden Isaacson’ın söyleştiği kişiler genellikle üst düzey yöneticiydi. Dolayısıyla, Lepore’ye göre, kitap birçok yöneticinin temel fikriyle uyuşuyor: Bazen bir şeyler başarmak için pislik bir insan olmalısınız.
‘‘Isaacson’ın anlatısında Elon Musk, yeryüzünde yılmaksızın Mars’ın hayalini kuran bir adam. Ama biz diğerleri için Musk’ın dar görüşlü olmasına, kibrine ve zalimliğine katlanmak çok zor. Bu özelliklerin hakikaten gerekli olduğu fikrine de asla ısınamıyoruz’’ diyor Lepore.
Isaacson yeniliklerin nasıl ortaya çıktığıyla ilgileniyor. Geçmişte Benjamin Franklin, Albert Einstein, Steve Jobs ve Leonardo da Vinci’nin biyografilerini kaleme almıştı.
Lepore’ye göre inovasyonu ön planda tutan Isaacson, son kertede şunu ima ediyor: Bu adamlar ucube olabilir, ama bakın neler yarattılar!
Güney Afrika’yı 17’sinde terk etti
Elon Musk üniversiteye Güney Afrika’da başlamış olsa da 1989’da, 17 yaşındayken ülkeyi terk etti. Önce Kanada’ya sonra da ABD’ye giderek University of Pennsylvania’da fizik ve ekonomi okudu.
Aynı zamanda Silikon Vadisi’nde staj yapan Musk, mezun olduktan sonra malzeme bilimi doktorası için Stanford University’e kabul edildi. Fakat kabulünü erteledi ve oraya hiç gitmedi.
Yıl 1995. İnternet ticari trafiğe açılmıştı. Musk bir girişim başlatmak için kolları sıvadı. Erkek kardeşi Kimball’la birlikte, ailesinden aldıkları parayla, yazılım şirketi ‘Zip2’yu kurdular.
Sonra bu şirketi 300 milyon dolardan fazlaya sattılar. Musk satıştan kendi payına düşen parayla ilk çevrimiçi bankacılık şirketlerinden birini kurdu. Adını da ‘X.com’ koydu.
‘Manyakça bir aciliyet duygusu’
Musk’ın egosu ve geçimsizliği durmadan başına dert açıyordu.
2002’de uzay şirketi SpaceX’i kurdu. İki yıl sonra Tesla’ya 6,5 milyon dolara yakın yatırım yaptı. Öncü mühendislik şirketlerinin başında eşine az rastlanır başarılara ulaştı.
Isaacson kitabında Musk’ın girişimlerini farklı farklı bölümlerde ele alıyor ve yönetim tarzının sertliğini, hızını ve etkinliğini vurguluyor: ‘‘Manyakça bir aciliyet duygusuyla çalışıyor. Bu iş yerindeki kurallarından biri.’’
Ayrıca ‘Yoldaşlık tehlikelidir’ diye bir vecizesi var Musk’ın. Daha önce PayPal CEO’luğu ve Tesla başkanlığındaki görevlerinden alınmıştı.
Sendikalara sertçe karşı çıkıyordu. Nitekim pandemi ortasında Tesla’daki işçileri tesislere geri göndererek neredeyse 450 kişinin virüs kapmasına sebep olmuştu.
Musk tam bir Twitter delisiydi.
2018’de Tayland’da bir mağaradan çocukları kurtaran İngiliz dalgıcı asılsızca ‘pedofili’ diye niteleyerek iftira davasına uğramıştı. Aynı yıl Tesla hissedarları, tweetleri şirketin hisse değerlerini düşürüyor diye Musk’a dava açmıştı.
Ayrıca podcast yayıncısı Joe Rogan’ın bir programına katılarak uyuşturucu kullanmasının ardından epey tepki almıştı.
Musk, 2021’de, asperger sendromlu olduğunu açıklamıştı. Yazar Sara Luterman ise bu açıklamayı ‘bencilce’ diye eleştirmişti. Lutterman ‘kalpsiz bir milyarder’ dediği Musk’ın merhametsiz olduğunu vurgulamıştı.
Bir yıl sonra Musk ile 18 yaşındaki kızının arası açıldı. Marksist olduğu iddia edilen kızı, ‘‘senden ve temsil ettiğin her şeyden nefret ediyorum!’’ dedi babasına.
Musk, son çare, bu ayrılığı önlemek için kızına tutamayacağı bir söz verdi ve ‘‘Neredeyse tüm mal varlığımı satacağım. Hiçbir evim olmayacak’’ diye tweet attı.
Fakat kızı aynı yıl mahkemeye başvurarak ismini Vivian Jenna Wilson olarak değiştirdi. Çünkü hem cinsel kimliğini sorguluyordu hem de babasıyla ilişkiyi hepten koparmak istiyordu.
Jenna Wilson hala Musk’la görüşmeyi reddediyor. Musk’a göre ayrılığın bir sebebi de kızının Los Angeles’ta gittiği ‘ilerici’ lise ve ülkedeki ‘woke’ kültürüydü.
‘Woke virüsü’nden yakınan Musk, 2022’de Twitter’ı satın almaya karar verdi. Öyle ki yönetim kuruluna mektubunda ‘ifade özgürlüğü demokrasinin bel kemiği’ diyordu.
Daha sonra Isaacson’a, Twitter’ı satın alma kararına ilişkin bambaşka bir gerekçe verdi: ‘‘Birisi çıkıp insan, bilim ve erdem düşmanı ‘woke virüsü’nü durdurmazsa, medeniyetimiz tek gezegende sıkışıp kalacak.’’
Musk Twitter’a ilişkin ‘‘Aslında başta birincil hedeflerime ve misyonuma uymadığını düşündüm’’ dedi ve ekledi: ‘‘Ama medeniyete sahip çıkma misyonunun bir parçası olabilir bu. Böylece çok gezegenli olma yolunda toplumun zamanı çarçur etmesini önleyebiliriz.’’