ELİF KEY
Her sene aynısı yaşanacak.
19 Ocaklar yaklaşırken, ‘13:30’da Taksim’den Agos’a, 15:00’te vurulduğu yerde! #HrantİçinAdaletİçin’ yazılacak.
Gidebilenler gidecek. Telefonlar açılacak birbirine, pastanede buluşup birer çay içer miyiz, yoksa bankanın ATM’lerinin orada mı?
Zaten çok kalabalık olacak, nasılsa buluruz birbirimizi, ‘Sıkıntı yok abicim orda olalım da.’
90 yıllık arayı bilmem ben, hayatın her sene aynı gün 90 dakika durmasını bilirim.

Fotoğraf: DHA
Sonra kalabalık artar da artar, kimsenin birbirini kıracak hali yok, epey üzgün yürünür de yürünür. Aradan işportacılar geçer, ‘Hrant için adalet için kaşkolu’ satar.
Teferruatlar pankartını açar, dövizler elden ele dağılır, fotoğraf galerilerinde gördüğümüz gibi biri çıkıp Ergenekon Caddesi’nin adını değiştirip Hrant Dink Caddesi yapar.
Kimileri her sene çok ağlar, kimileri biraz daha öfkeli, kimileri biraz daha umutsuz.
Fonda hep en sevdiği türküler çalar. Kocaman muhit Şişli, o türküler mahalle mahalle yayılır da yayılır.
Binlerce insan Hrant Dink’in öldürüldüğü, yüzüstü düştüğü yere yürür ve beklemeye başlar. Önce Rakel Dink gazetenin önünde kocasının fotoğrafının önünde eğilir. Yere çiçekleri bırakır. Çocukları yukarıda bekliyordur. Sesler, yıl hesapları birbirine karışır.
‘Bildiğin gibi be abi, direniyoruz’
‘Nasıl geçti bu kadar sene?’
‘Hatırlıyor musun o gün sen beni aramıştın, koşmuştuk buraya.’
‘Yahu, oğlan daha doğmamıştı baksana boyumuza yetişti.’
‘Sahi annen nasıl oldu, geçen sene biraz hasta diyordun? Bu sene iyi mi?’
‘İşler bildiğin gibi be abi, direniyoruz.’
Ve her sene birileri balkondaki yerini alır. AGOS gazetesinin aslında muhasebesinin bulunduğu odanın balkonundan, elindeki kağıtlarla birisi, Hrant Dink’siz geçen yıllarda başımıza gelenleri, nasıl çırılçıplak hukuksuz, kanunsuz kaldığımızı, katillerle birarada yaşamının zorluğunu anlatır.
Beraber yaşamamızın kibar sunumları bunlar. Beraber yaralandığımız, beraber yediğimiz baskıların özetleri.
Yıllar böyle geçer.
Bir gün balkona Abdi İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi çıkar, “Kardeşim Rakel’in de dediği gibi bizi acılarda akraba ettiler” der.
Bir gün Gülten Kaya çıkar, “Zamanın içinden geçerken sabrımızı, metanetimizi, tevekkülümüzü sınadık. Bizler bu sınavı verirken içimizdeki kuşlar göç etti, yapraklarımız döküldü, Ocak ayında karartıldı ocağımız. Adadan uzaklaştı kayığımız ve sustu içimizdeki şarkılar” der. Hem Hrant Dink’in hem kocasının tabutunu omuzlar.
‘Ne de olsa tanışıyorlar bir yerlerden’

Fotoğraf: DHA
Bir gün askerde vurulup öldürülen Sevag için sloganlar atılır, bir gün Berfo Ana için, Fadime Ayvalıtaş için.
Sonra balkona Berkin’in annesi Gülsüm Hanım’la babası Sami Elvan çıkar. Dün de onlardaydı sıra, çıkıp el sallamışlar kalabalığa.
Ne de olsa tanışıyorlar bir yerlerden, aynı kıymık battı herkese geçen sene, aynı kalabalık yürümüştü Berkin’in de ardından!
Karin Karakaşlı’ya mesaj atıyorum, ‘O balkon kaç metrekare?’
Yazmış, ‘Elif’im matematiğim kötüdür bilirsin, olsa olsa 3 metrekaredir.’
Soruyorum: ‘Bu balkona daha kaç tabut sığacak?’