CANAN COŞKUN
canancoskun@diken.com.tr
@canancoskun
Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün hazırladığı 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre 180 ülke içerisinde 149’uncu sırada yer aldı.
Şimdinin Gelecek Partisi genel başkanı, eski dışişleri bakanı ve başbakan Ahmet Davutoğlu da Twitter hesabından şöyle yazdı: “Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü buruk kutluyoruz. Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında Türkiye’nin 149’uncu sırada yer alması kabul edilemez bir durum. Unutmayalım, basın özgür olmazsa gerçekler karanlıkta kalır.”
Davutoğlu, Erdoğan’ın kendisini dışişleri bakanlığına atamasıyla 2009 yılında AKP iktidarında siyasete başladı. 2014’te de başbakanlığa atandı.
Davutoğlu siyaset hayatına başladığında Türkiye basın özgürlüğü endeksinde 175 ülke arasında 122’nci sırada yer alıyordu. Sonrası, listenin dibine doğru hızlı bir düşüş.
RSF’nin verilerine göre Davutoğlu’nun AKP’de bakanlık ve başbakanlık yaptığı zamanlarda Türkiye listede hiç inmediği kadar altlara inmiş. Veriler şöyle:
- 2010: 138
- 2011-2012: 148
- 2013: 154
- 2014: 154
- 2015: 149
- 2016: 151
Sonrası da şöyle:
- 2017: 155
- 2018: 157
- 2019: 157
- 2020: 154
- 2021: 153
- 2022: 149
Kapatılan gazeteler, dergiler, televizyon kanalları, mahkeme kararı olmadan başbakan ve bakanlara internet sitelerine erişim engeli getirme yetkisi… Bunlar Davutoğlu’nun AKP’li döneminde basın özgürlüğüne yaptığı ‘katkılardan‘ bazıları.
Şimdi de Davutoğlu’nun basın özgürlüğü karnesine o günlerde verdiği kararlar ve söylediği sözler ışığında bakalım.
YouTube’nin kapatıldığı günler
2013 yılındaki Gezi Parkı eylemleri ve hükümet üyelerinin isimlerinin karıştığı 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun ardından gazeteciler üzerindeki baskı artmıştı. 2014 yılının başında 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’da değişiklik yapıldı. Dönemin dışişleri bakanı Davutoğlu, bakanlık müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Genelkurmay 2’nci başkanı orgeneral Yaşar Güler’e ait olduğu öne sürülen ses kayıtlarının internette yayınlanmasının ardından YouTube erişime kapatılmıştı.
İfade ve basın özgürlüğüne yönelik artan baskı nedeniyle sivil toplum kuruluşu Freedom House Türkiye’yi ‘kısmen özgür‘ kategorisinden ‘özgür değil’ kategorisine düşürmüş, Davutoğlu da bu duruma karşı “Gazetecilerimiz ‘kısmen özgür’ denilen ülkelerden de, ‘özgür’ denilen ülkelerden de daha özgür. Gazetecilerimizin de bu raporu reddetmelerini bekleriz” yorumunu yapmıştı.
O dönem cezaevinde 21 gazeteci bulunuyordu. Tutuklu gazetecilerinden Özgür Radyo Genel Yayın Yönetmeni Füsun Erdoğan’ın yedi yıldır hapiste olduğu günlerdi.
Yeni nesil Zekeriya Öz
17-25 Aralık soruşturmalarının birinci yıl dönümünde AKP iktidarı Gülen cemaatinin yayın organlarına yönelik ‘intikam operasyonları‘na başladı. Zaman gazetesinin başındaki Ekrem Dumanlı ile Samanyolu’nun başındaki Hidayet Karaca hakkında gözaltı kararı verildikten sonra Davutoğlu o dönem Sabah gazetesi yazarı Fahrettin Altun’a uçakta şu açıklamayı yapmıştı:
“Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle yürütülen bir soruşturma değil bu. Soruşturmanın detayı yargı süreci içinde ortaya çıkacak. Fakat gazetecilik yahut basın-yayın faaliyetleri nedeniyle yürütülen bir soruşturma değil.“
İnternetin şalterini indiren kanun
İnternet haber sitelerinin yeni bir mecra olarak hayatımıza girdiği dönemlerin başında, Ocak 2015’te o dönem Davutoğlu gibi AKP’li Konya milletvekili Kerim Özkul, TBMM’ye bir kanun teklifi sundu.
Teklife göre herhangi bir internet sitesindeki içeriği ’milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması’ gerekçesiyle süratle yayından çıkarılması veya erişiminin engellenmesi için mahkeme kararına gerek kalmayacak, bunun için başbakanlığın veya ilgili bakanlıkların talebi yeterli olacaktı. Bu teklif kanunlaştı ve yetkiyi başbakanlık kaldırılana kadar Davutoğlu, kaldırıldıktan sonra da Erdoğan kullandı. Kanun teklifini veren Özkul, Gelecek Partisi’nin kurucuları arasında yer aldı.
Bu yetkiyi Şubat 2015’te Atilla Taş üzerinde deneyen Davutoğlu, Taş’ın kendisini eleştirdiği dört tweetinin erişimini engelledi. Taş, şikayete konu edilen iki tweetten beraat etti, ancak yasaklanan tweetlerle ilgili Taş’ın Anayasa Mahkemesi başvurusu hâlâ sonuçlanmadı.
İfade Özgürlüğü Derneği’nin verilerine göre Ağustos 2014 ile Aralık 2015 arasında 4 bin 500’den fazla kararla 25 binden fazla URL’ye erişim engellendi. Bu kararların 900’den fazlası Twitter, 600’den fazlası Facebook, 300’den fazlası da YouTube ile ilgiliydi. O dönem ‘kişilik haklarının ihlal edildiği‘ iddiasıyla verilen kararlardan 120’den fazlası Ahmet Davutoğlu, 70’ten fazlası Erdoğan tarafından aldırıldı.
Paris’te başka Türkiye’de başka
7 Ocak 2015’te Fransız dergisi Charlie Hebdo’nun Paris’teki ofisine El Kaide tarafından silahlı saldırı düzenlenmiş, 12 kişi hayatını kaybetmişti. O günlerin başbakanı Davutoğlu, saldırıyı kınamak için Paris’te düzenlenen yürüyüşe katılmıştı.
Cumhuriyet gazetesi de Charlie Hebdo’yla dayanışmak için dergiden seçki yayınlamıştı. Bu nedenle gazetenin İstanbul’da basıldığı Doğan Printing Center çıkışında polis dağıtım kamyonlarını durdurmuş, gazetenin Şişli’de bulunan merkez binasının önündeki yol trafiğe kapatılmıştı. Gün içinde sosyal medya üzerinden gazeteyi basma çağrısı bile yapılmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu, ertesi gün Charlie Hebdo’nun kapağını köşelerine taşıyan gazetenin yazarları Hikmet Çetinkaya ve Ceyda Karan hakkında soruşturma başlattı.
Aynı gün Ahmet Davutoğlu, Charlie Hebdo seçkisini yayınlayan Cumhuriyet gazetesini isim vermeden şöyle hedef almıştı: “Bizim şahsiyetimizden, kişiliklerimizden çok daha büyük anlam taşıyan ve alemlere rahmet olan bir Peygamber’e, şahsiyete yönelik bir hakaret basın özgürlüğü değildir… Türkiye’de bu hassasiyet varken, birileri Hazreti Peygamber’e hakaret niteliği taşıyan bir karikatürü, görüşü basıyorsa, burada bir tahrik vardır.“
Yasaklanan cenaze töreni
31 Mart 2015’te İstanbul Adliyesi’ndeki makamında DHKP-C’liler tarafından rehin alınarak öldürülen savcı Mehmet Selim Kiraz’ın cenaze töreni de Davutoğlu’nun basın özgürlüğü anlayışının göstergelerinden biriydi.
Savcı Kiraz’ın Eyüp Sultan Camii’ndeki cenaze törenine, savcının rehin alındığı sırada çekildiği fotoğrafları yayınladığı gerekçesiyle Hürriyet, Cumhuriyet, Bugün, Milat, Taraf ve Zaman gazeteleri ile CNN Türk, Bugün TV, Kanaltürk, İMC TV, Samanyolu TV, Cihan Haber Ajansı ile Doğan Haber Ajansı muhabir, foto muhabiri ve kameramanları alınmadı. Davutoğlu, daha sonra yaptığı açıklamayla talimatı kendisinin verdiğini söyledi.
Davutoğlu’nun kırmızı çizgisi
Mayıs 2015’e gelindiğinde Cumhuriyet gazetesi MİT’e ait TIR’larla cihatçılara gönderilen askeri mühimmatı manşetine taşıdı. Başta Erdoğan olmak üzere AKP’li siyasetçiler gazeteyi ve Dündar’ı açıkça tehdit etti. O dönemin başbakanı Davutoğlu da şunları söylemişti:
“Seçim yaklaşıyor hemen bir gazete tekrar MİT tırlarını haber konusu yaptı… Bu bir casusluktur. O görüntüleri yayınlayanlar kirli bir oyun içindeler. Türkiye’yi uluslararası topluma şikayet ederek küçültmeye çalışıyorlar.”
Siyasetçilerin kullandığı dil ve yaptığı açıklamalarıyla Cumhuriyet gazetesi o dönem hedefe oturtuldu. Bu sürecin sonunda 26 Kasım 2015’te MİT TIR’ları haberlerini yapan gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül tutuklandı. Tutuklama kararından iki hafta önce Davutoğlu, CNN International televizyonundan Christiane Amanpour’a konuşmuş, şunları söylemişti:
“Basın özgürlüğü ve entelektüel özgürlük benim için kırmızı çizgidir. Eğer bir entellektüle, köşe yazarına veya gazeteciye herhangi bir saldırı olursa onların savunucusu olurum. Buna garanti veriyorum.“
Davutoğlu, Dündar ve Gül hapiste tutulurken açıklamalarını sürdürüyordu. 8 Şubat 2016’da dönemin Almanya başbakanı Angela Merkel Ankara’da Davutoğlu ile bir araya gelmişti. Toplantının gündem maddesi mülteci anlaşmasıydı. Görüşmenin ardından düzenlenen toplantıda gazeteci Deniz Yücel, Davutoğlu’na tutuklu gazetecileri sordu. Davutoğlu, “Türkiye’nin cezaevlerinde hiçbir gazeteci gazetecilik faaliyetinden dolayı hapiste değildir” yanıtını verdi.
Eskinin AKP’lisi, bugünün ‘altılı masa bileşeni’ Ahmet Davutoğlu muhalefete soyunsa da AKP’de siyaset yaptığı dönemde basın ve ifade özgürlüğüne ağır darbeler indirildi.
Davutoğlu yukarıdaki örneklerin hemen hemen hepsinde de şimdi aynı masada oturduğu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’yla karşı karşıya geldi.