…Hazırlanan Adli Tıp raporu çelişkilerle doluydu. Yazanların da “sehven” dediği hatalar nedeniyle mahkeme yeniden yazılmasını istedi. Kritik tanıkların anlatımını görmeyen rapor, ehliyetsiz ve hızla araç kullanan O.S’yi değil, Ezgi’yi asli kusurlu kabul ediyordu.
Cadde alışveriş merkezlerinin, dükkânların olduğu kalabalık bir yerdi. MOBESE ve güvenlik kamerası kayıtları istendi. Emniyet’ten gelen yanıtlarda ya görüntü olmadığı ya da süresi geçtiği için silindiği söyleniyordu. Kısacası kamera kayıtları bulunamadı.
Tanıklarda da tuhaflıklar oldu. Ezgi’nin ablası Elif, duruşmada olan biteni şöyle anlattı: “Olaydan sonra bize birçok tanık ulaştı. Korktukları ve tehdit edildikleri için tanıklık yapmak istemediklerini beyan ettiler. Hatta bunlardan bir tanesi ile yazışmalarım mevcut.”
O.S. kazadan sadece bir ay sonra, 13 Mayıs 2022’de tahliye edildi. Acı olayın üzerinden ise iki yıl geçti. Bir dahaki duruşma, Gaziantep Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nde 20 Mayıs’ta.
Ezgi’nin acılı annesi, Adli Tıp raporunun talimatla hazırlandığını düşünüyordu. Geçen gün ondan şöyle bir mesaj aldım: “Ülkemizde siyasi erk sahibi kişiler üstün tutuluyormuş. Varlıklı olanların hükmü geçiyormuş. Devletin koruma altına aldığı bu zalimlere karşı mücadele yöntemi olarak hep birlikte ‘Adalet’ diye haykırırsak sesimiz daha gür çıkacaktır. Benim kızımın sesini kestiler, kalkıp haklarını savunamıyor. İyi, güzel ve vicdanlı insanlar lütfen hep birlikte kızım Ezgi’nin sesi olalım.”
Kısacası…
Sanmayın ki Eylem Tok, çocuğunu alıp karakola teslim etse adalet tecelli edecekti. Muhtemelen onun çocuğu da kısa süre sonra aramıza karışacaktı.
Toprak altında yatan Ezgi’nin sonuçsuz hikâyesi bize “güçlülerin hukuku”nun nasıl işlediğini gösteriyor.
Güçsüzler iktidarı bölüştüğü gün, adalet hepimize eşit dağıtılacak.