MESUDE ERŞAN
mesudeersan@diken.com.tr
@mesudersan
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, artan vaka sayılarıyla ilgili ‘endişeye gerek olmadığını, grip hastalarının sayısının günlük ilan edilmesi halinde benzer manzaralarla karşılaşılacağını’ söylemesi şaşkınlığa ve tepkilere yol açtı.

Bakan Koca’nın paylaştığı son verilere göre (30 Ocak Pazar) 189 kişi Covid-19 enfeksiyonu nedeniyle yaşamını kaybetti. Toplam günlük vaka sayısı 88 bin 145. Pandeminin başından bu yana yine resmi rakamlara göre 87 bin 45 kişi vefat etti.
Medeniyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik ve Tıp Bilişimi Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Güçlü’nün paylaştığı verilere göre, haftalık vaka 100 binde 586’dan 693’e, test pozitifliği yüzde 17,0’den yüzde 19,5’e çıktı. Güçlü bu veriyi, “Virüsün gücünü kim, nasıl test ediyor bilmiyoruz ama bu manzara ‘hafife’ alınmamalı!” diye yorumladı. Profesör, salgın üreme hızı Rt’nin tekrar yükselişe geçtiğini belirterek, “Bu, vakaların daha da hızlı yükseleceğinin işareti” dedi.
Tablo böyleyken Koca, 29 Ocak Cumartesi günü akşamı, “Artan vaka sayıları konusunda sağlık bakanınız olarak yüksek sesle söylüyorum. Endişe etmeyiniz. Hastalık eski günlerindeki gücünde değil. Grip olan vatandaşlarımızın sayısını günlük olarak ilan etsek benzer manzaralarla karşılaşırız. Müsterih olunuz” mesajını verdi.
Koca’nın bu akşam ki iyimser mesajı ise, şöyleydi: “Omicron varyantına bağlı vaka sayılarındaki artış salgının ilk dönemlerindeki sonuçlara sebep olacak bir artış değil. Toplum önemli ölçüde aşılı. Hastalık hafif seyrediyor. Tedbir ise halen şart. Aşı (Turkovac) ve kişisel tedbirler ile salgın gündeminden çıkma zamanı.”
‘Günlerce yoğun bakım yatağı bekleniyor‘
Delta varyantı da hala dolaşımda ve etkiliyken Koca’nın pandemiyi hafife alan ve gevşemeyi işaret eden açıklamaları endişeyle karşılandı.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Pandemi Çalışma Grubu üyesi Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, Covid-19’un ‘insanlık tarihinin en yaygın ve muhtemelen en uzun sürecek pandemisi olduğunu’ vurgulayarak Bakan Koca’nın söz konusu açıklamasıyla salgını ‘fiilen bitirdiğini’ belirtti.
Hastanelerdeki tablo, bakanın tarif ettiğinden çok uzak. Covid-19 hastalarının yoğunluğu nedeniyle sağlık hizmetlerinin tıkandığını belirten Şenol, şunları kaydetti: “Üç gün, kronik böbrek hastalığı olan hastamı Ankara’da yatıracak yer bulamadım. Evinde yüksek akım oksijen aldırdım. Yoğun bakım yatağı boşalınca yatırabildim. Acil servisimizde (Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi), yoğun bakım yatağı bekleyen ciddi sayıda hastamız var. Özel hastaneler ya çok fahiş fiyatlar istiyor ya da Covid hastası almıyorlar.”
‘Delta ve Omicron rekombinasyon yapabilir’
Sağlık çalışanlarının da çok hastalanmaya başladığını belirten Şenol, “Hafif geçiriliyor dedikleri enfeksiyonda 7-10 gün kadar evlerinde kalmaları gerekiyor. Zaten son gücümüzdeyiz” diye konuştu.
“Bizi esas endişelendiren, Omicron’un yanı sıra Delta varyantının da dolaşması” diyen profesör, bu iki varyantın rekombinasyon (birleşip, ayrı ve yeni varyantlar üretmesi) yapma potansiyeli bulunduğunu vurguladı.
Şenol, “Bu yeni virüsler, hem güçlenir hem de bağışıklıktan kaçabilir. Hız kesmeden evrim geçiren, bunları biriktiren bir virüs. Dolasıyla aşılamayı istediğimiz hıza getirebilmeli ve toplumun yüzde 80’ini aşılayabilmeliydik” dedi.
‘Grip de hafife alınacak bir hastalık değil‘
Öte yandan Şenol, gribin de önemli ve önemsenmesi gereken bir hastalık olduğunu hatırlattı: “Grip çok kolay yayılır. Erişkinlerin yüzde 5-10, çocukların yüzde 20-30’u grip salgınlarından etkilenir. Her yıl dünyada toplamda bir milyar insanı hasta ediyor, bunların 3-5 milyonu hastaneye yatırılması gerekecek kadar şiddetli geçiriyor, 250 bin – 500 binden fazla ölüme yol açıyor. Grip de gebeler, altı ay-beş yaş arası çocuklar, 65 yaş üzerindekiler, kalp-akciğer hastalıkları, diyabet , kanser vb. sağlık sorunları olanlarda ölümle sonuçlanan ağır-şiddetli hastalık tablosu yapıyor.”
Grip virüslerinin pandemi potansiyelleri bulunduğunu söyleyen Şenol, şöyle devam etti: “Covid-19, 100 kişide 9-10 kişiyi öldürüyor. Yani gribin 10-100 katı daha öldürücü. Grip aşılarıyla bu virüsle ilişkili ölümlerin yüzde 80 önlenebiliyor. Ayrıca grip, -GBS (Guillian Barre Sendromu ), miyokardit (kalp kası iltihabı), kalp krizi ve inme riskiyle ilişkili. Grip aşısıyla sağlanan bağışıklık bu komplikasyonları da önlüyor.”
‘Danimarka ve İngiltere gibi önlemleri henüz gevşetemeyiz‘
TTB Pandemi Çalışma Grubu’ndan Prof. Dr. Oğuz Kılınç, Omicron’un hafif geçirildiği iddialarına karşılık, şunları söyledi: “Ne bilim ne de klinik gözlerimiz bunu söylüyor. Toplumda böyle bir algı oluşursa önlemlerden vazgeçilir. Geçen hafta 36 yaşında, iki çocuk annesi bir hastamızı kaybettik. Aşısızdı, ‘Grip gibi bir şey bu. Üşüttüğüm için ağır geçiriyorum. İki gün sonra buradan çıkarım’ demişti. Omicron da ağır geçiriliyor. İnsanlar ölüyor. Amerika’da da bu yaşandı. Başta ‘Ölüm yok’ denirken, üç eyalette tırmanmaya başladı. Türkiye rakamları da düşük değil. Bugünkü veriye göre 189 insanımız öldü. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Ölenler maalesef orta alt gelirli, dezavantajlı gruplar.”
‘Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir’ diyorlar
Karar vericilerin, sorunu olduğundan daha hafif göstermesinin bazı insanlara ağır faturalar ödeteceğini kaydeden Kılınç, şu uyarılarda bulundu: “Bunu önemsemezsek, daha da farklı senaryolarla karşılaşabiliriz. Biz henüz ne Danimarka ne de İngiltere gibi önlemleri gevşetecek düzeyde değiliz. Danimarka nüfusunun genelinin yüzde 81’i, İngiltere’nin yüzde 71’i en az iki doz aşılı. Bizde bu oran 18 yaşın üstü nüfus için yüzde 62. Üçüncü doz (hatırlatma dozu) oranları ise Danimarka’da yüzde 61, İngiltere’de yüzde 55, Türkiye’de sadece yüzde 38. (Editörün notu: ourworldindata.com sitesinden aktarılan Türkiye verisi, 18 yaş ve üstü en az iki doz aşı olanların sayısının tüm nüfusa oranını gösteriyor. Sağlık Bakanlığı ise bu sayıyı tüm nüfus yerine yine 18 yaş ve üstü nüfusa kıyaslayarak daha yüksek bir oran veriyor.) Daha da gevşersek ağır faturalar ödemek zorunda kalacağız. Varyantın önemi yok. 24 milyona yakın aşısız insan ve kırılgan gruplar (yaşlılar, bağışıklığı baskılananlar, gebeler, eksik aşılılar vs.) var. Buna rağmen, ‘Virüs zayıfladı, merak etmeyin, tedbirlerinize devam edin’ demek aslında ‘Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir’ demek.”
‘Aramazsanız, bulamazsınız‘
Türkiye’nin ‘salgını yönetme politikası bulunmadığını’ söyleyen Kılınç, durumu şöyle özetledi: “Politika yok saymak üzerine kurulu. TÜİK 2020 ölüm istatistiklerini yayınlamadı bile. PCR testleri azaltıldı, hızlı antijen testleri gelmedi. Bir şeyi aramazsanız, bulamazsınız. Geçen hafta sadece Covid yoğun bakım servisimizde 14 sağlık çalışanımız enfekte oldu. Bulaşma çok ciddi boyutlara ulaşabilir. Bazı hastaneler veya hastane birimleri kapatılmak zorunda kalınabilir. Benim merkezimde (9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi) 36 yoğun bakım yatağı var, 19’u Covid’e ayrıldı. Öbür yataklar da boş değil, onlarda uzun Covid hastaları yatıyor. Mevsimsel olarak yoğun bakım yatağına çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemden geçiyoruz.”
‘Halk sağlığına tehdit‘
TTB Pandemi Çalışma Grubu’ndan Dr. Levent Akyıldız, Omicron’a ‘hafif hastalık’ demenin konuyu hafife almak anlamına geldiğini söyledi. Bakan Koca’nın Omicron’la ilgili ifadelerini, ölen insanların sayısının da yer aldığı istatistiklerle birlikte paylaştığını hatırlatan Akyıldız, şunları ifade etti: “Bakanın açıklaması izaha muhtaç bir bakış açısı. Pandeminin hala devam ettiğini, henüz endemi safhasına geçemediğimizi akılda tutmak lazım. Bir şeyi temenni gözüyle değerlendirmek, gerçeğin de böyle olduğu anlamına gelmez. Bu son derece tehlikeli bir bakış açısı. Ben bunu halk sağlığına dönük bir tehdit sayıyorum. ‘A bakın Omicron ne hoş, hadi gelin siz de enfekte olun da bir an önce sürü bağışıklığını sağlayalım’ algısı besleniyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün ifade ettiği gibi önü alınamayan Omicron ya da başka bir varyant, yenileri için üretim havuzu haline gelecektir.”
‘Haftada bin ölüme alışalım mı?‘
Bakanın ifadelerinin ‘politik tercihin yansıması’ olduğunu belirten Akyıldız, şu eleştirilerde bulundu:
“Akşam saatlerinde, tıbbi bir gerçekliği olmayan bu tip mesnetsiz beyanlar maalesef ki geniş kitleler açısından yıkıcı sonuçlara yol açabilir nitelikte. İçinde yaşadığımız koşulların ciddiyetini gözetecek şekilde, kamusal otoritenin yükümlülüklerini yerine getirdiği, bunlara vatandaşların da bireysel sorumluluğuyla katkıda bulunduğu, el ele verme çabası olmazsa biz bu cangıldan kısa vadede çıkamayız. Haftada bine yakın ölümü de kanıksamış olarak yola devam ederiz.”
‘Algı oyunu‘
TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı medya hesabı üzerinden, salgının başından beri ‘algı yönetimi’ yapıldığını ve bunun 300 bine yakın insanın ölümüne yol açtığını söyledi. Hastanelerin dolu olduğunu belirten Fincancı, “Algı oyunlarınız nedeniyle aşısızlar, eksik aşılılar yoğun bakımları doldurmuş durumda. Resmi verilerinizle bile 100 bine ulaşmış günlük vaka sayısı, her gün ölen yüzler sizin eseriniz!” dedi.
Hastanelerin ‘tıkandığını’ bildiren KLİMİK’ten yedi öneri
Türk Klinik Mikrobiyoloji Ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) açıklamasında ise, Omikron varyantının, bilim dünyasının öngördüğü gibi tüm dünyada, önceki dalga ve varyantların çok ötesinde sayılarda kişiyi hastalandırmaya devam ettiğini kaydetti.
Açıklamada şöyle devam edildi: Hem birincil aşılamada hem hatırlatma dozlarında istenilen seviyelere hala ulaşılamamıştır. Risk grubunda yer alan yaşlı ve komorbiditeli kişilerin önemli bir kısmının aşılamasında, etkililiği daha düşük olan ve omikrona karşı yeterli düzeyde koruyuculuk sağlayamadığı gösterilmiş inaktive virus aşısı kullanılmıştır. Covid-19’un toplumda yayılmasını engelleyebilecek aşı dışındaki tarama, test etme, izolasyon, kalabalıkların azaltılması gibi önlemlerden vazgeçiliyor olması ağır hastalık ve ölüm sayılarının daha fazla olabileceği yönünde kaygı yaratmaktadır.
Geçtiğimiz hafta, başta İstanbul ve İzmir’de olmak üzere Covid-19 hastalarına yoğun bakım yatağı bulma sorunu ortaya çıkmıştır. Özellikle rutin hizmetlerin ve ameliyatların devam etmesinden kaynaklanmış olduğu düşünülen bu sorunun da açıkça gösterdiği gibi, çok fazla artan olgu sayıları nedeniyle omikron dalgası hastanelerde tıkanmalara yol açmıştır.
Bu dalgayı sınırlandırabilmek için hem aşılamanın, hem de toplumda hastalığın yayılımını engelleyecek diğer önlemlerin artırılması zorunludur, aksi halde hem sağlık sisteminin tıkanması, hem de ölüm sayılarının artması kaçınılmazdır. Nitekim ülkemizden biraz daha yüksek aşılanma oranına sahip Almanya’da aşılamada istenilen seviye sağlanmamış olduğu için omikron sırasında toplumda alınacak önlemler sürekli güncelleme yoluyla gerektiğinde daha da sıkılaştırılarak hastane yatışları ve ölümlerin artmasının önüne geçilmesi hedeflenmektedir.”
KLİMİK, önerilerini şöyle sıraladı:
- Aşılama çalışmaları, çocuk yaş grubu da dahil edilerek hızlandırılmalıdır.
- Daha önce inaktive virus aşılarıyla aşılanmış, özellikle risk grubunda olan kişilere, omikrona karşı daha etkili olabilecek mRNA aşılarıyla ek dozlar bir an önce yapılmalıdır.
- Test kapasitesi güçlendirilerek artırılmalıdır: Uygun aşamalarda hızlı antijen test seçenekleri devreye sokulmalıdır. Semptomatik kişilerin testlere erişimi mutlaka sağlanmalıdır.
- Yarıyıl tatili nedeniyle hareketliliğin de arttığı bu dönemde toplu taşımacılıkta test zorunluluğu geri getirilmelidir.
- Uzaktan çalışma, kural ve koşulları belirlenerek önerilmeli ve teşvik edilmelidir.
- Kapalı ortamlarda yapılacak toplantılara kısıtlamalar getirilmelidir.
- Sinema, tiyatro, konser, maçlar, spor salonları, alışveriş merkezlerine girişlerde aşısızılara kısıtlamalar uygulanmalıdır.
TTB: Ölüyoruz
TTB’nin Twitter hesabından paylaşılan gönderide şunlar kaydedildi: “İkinci yılını geride bıraktığımız pandemide en yüksek vaka ve ölümlerin görüldüğü, yeni pikin ortasında sağlık bakanı ‘Endişelenmeye mahal yok’ dedi. Hiç bir önlem almayan, salgını kendi haline bırakan sağlık bakanlığının halk sağlığını önemsemeyen politikaları nedeniyle ölüyoruz. Çağrımız yurttaşlara: Kırılgan gruplar başta olmak üzere aşısız/hatırlatıcı dozu eksik aşılı herkesi aşı olmaya, kendi sağlıklarına sahip çıkmaya çağırıyoruz.”