‘Medyanın Ayşenur ablası’ olarak da bilinen Ayşenur Arslan meslekteki ‘yarım yüzyıl’ını yazdı.
Mesleki serüveni TRT’de başlayan Arslan, medyanın 50 yılda geçirdiği değişime de tanıklık etmiş bir gazeteci. Arslan’a göre ‘devir memur devri.’
Arslan’ın Halk Tv‘deki yazısından:
“TRT’deki ilk günler, haftalar rüya gibiydi. Her anını içime çekiyordum. Haberlerin her kelimesini zihnime kazıyordum. Derken 1 Aralık 1974 günü geldi. Yani yarım da olsa ilk maaşımızı alacağımız gün.
Kurumun üst katlarından birinde, muhasebe servisi önünde sıraya girdik. Herkes zarf içinde parasını aldı. Ya ben! Sürpriz! Bana maaş yoktu.
Aşağıya, haber merkezine koştum. Haber müdürü Tayyar Şafak’a durumu anlattım. Şaşırmadı. Belli ki biliyordu. ‘Neden’ diye sordum. Farkında bile değildim ama meğer her sabah ve her akşam imzalamamız gereken bir yoklama defteri varmış. Anlaşılacağı üzere kimse bana söylememiş, beni uyarmamış. Sonuçta ‘imza yok… maaş yok…’ komutuyla oyundan düşüvermişim!
‘Ama’ dedim ‘Siz benim her gün burada olduğumu… En erken gelip en geç çıktığımı… Haberlere odaklanmaktan defteri görmemiş olabileceğimi biliyorsunuz, değil mi!’
Çok ilginç bir karşılık verdi: ‘Burada gazeteci değil memur olduğunu hatırlamanı istedim.’
Aradan 49 yıl geçti. Yarın gazetecilikte 50’nci yıldan gün almaya başlayacağım. Ne acıdır ki, bu yıldönümünü gazeteci olarak kalmakta direndiğim için evde kutluyorum!! Devir memur devri çünkü. Reis, basın kartının rengini sarıdan turkuaza dönüştürmekle kalmadı. O kartların sahiplerini, ünvânı ‘gazeteci’ görünen memurlara çevirdi.“