O zamana kadar köprülerin altından ne sular akacak daha!
Bakmışsınız ki, Türkiye Esad ile barışıvermiş. Hüsnü Mahalli de barışa değerli katkıları yüzünden ödüle layık görülmüş.
Ya da tam aksine Suriye ateşi yetmemiş, Trump daha baskın çıkınca da İran’la savaşa girmiş.
Türkiye bugün, tam da böyle. Sağım solum sobe.. Nereye gittiğimiz belli değil. Bir batıya bir doğuya yalpalayıp duruyoruz. Düşmanlarımız kim, dostlarımız nereler belli değil.
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçenlerde “partisi” AKP için “METAL YORGUNU” yorumu yaptı ya! Acaba diyorum, asıl metal yorgunluğundan mustarip olan o mu?
Öyle ya, artık yandaşları bile saklamıyor, yazıp konuşuyor. Parti örgütünde FETÖ ile mücadele adı altındaki kaostan tutun da ABD ile ilişkilerdeki tuhaflığa kadar pek çok konuda rahatsızlık var. Sadece bizler değil, AKP’liler de Türkiye’nin / Erdoğan’ın ne kadar sıkışık durumda olduğunu görüyor; bu yalpalamanın nerede nasıl sonuçlanacağını “endişe” ile bekliyor.
Benim de aklıma bu yüzden işte bu soru takılıyor: Acaba Erdoğan artık politika üretememekten ve metal yorgunluğundan mı mustarip? Bu yüzden mi başımız dönüp duruyor?