Bir yılı daha geride bırakırken yine çok ağır sorunlarla karşı karşıyayız. 2015’ten beri gelen yıl biteni aratırcasına hep çok zordu. Gerçi çoğumuz bu zaman dilimini ömrümüzden çıkarmayı tercih ederiz herhalde. Güzel şeyler de olmadı değil, ama acılar hep çok ağır bastı. Günden güne gözümüzün ışığı söndü, yüzümüzdeki gülümsemeler silindi. Gülmek en devrimci eylemdi, ama bizim eyleyecek takatimiz kalmadı. Son birkaç haftada yaşadıklarımız 2024’e dair umudumuzu tamamen yok etmese de umutların azalmasına neden oldu bile.
Savaşlar ve yükselen ırkçılıkla kararan gökyüzümüz, hukuksuzluk, kuralsızlık, belirsizlik ve keyfilikle puslanan ufkumuz… Aşağıya bakıyoruz Filistinli kırımı, yukarıya bakıyoruz savaş ve ırkçılık, sağımız solumuz ekokırım, gündelik yaşamımız tahammülsüzlük, saygısızlık ve liyakatsizlik… Bir yanda üzerinden silindirle geçilenler, diğer yanda dünya yansa kılını kıpırdatmayıp kendisinden başkasını düşünmeyenler. Tam insandan ve insanlıktan umudumuzu keseceğiz, ama bir de bakıyoruz bir yerlerden kardelenler çıkıvermiş. Yine hadi sarıl bakalım umuda.