Türkiye’nin özgürlükçü ve demokratik bir anayasaya ihtiyacı olduğunu söyleyen Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, üç ay daha uzatılan ve çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle birçok kesimden ‘hukuk ihlali’ eleştirileri getirilen OHAl’le ilgili “Hukuksuzluk hali değildir” yorumunu yaptı.

Fotoğraflar: DHA
Arslan, Anayasa Mahkemesi üyeliklerine seçilen Recai Akyel ve Yusuf Şevki Hakyemez’in ant içme töreninde konuştu.
Törende Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Devlet Bahçeli ve Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar da de yer aldı.
Arslan, Erdoğan ve Yıldırım’ı girişte, diğer konuklarını ise başkan vekilleri ve yeni üyelerle birlikte içerde karşıladı.
Darbe girişiminin yaşandığı günü Türkiye’nin kırılma anlarından biri olarak gördüğünü aktaran Arslan, AYM üyelerinin, her türlü antidemokratik ve anayasa dışı saldırı karşısında temel hak ve özgürlükleri koruma görevini hakkıyla yerine getireceğine inandığını belirtti.
‘Olağanüstü hal hukuksuzluk hali değildir’
Arslan şöyle devam etti: “Devlet ve milletin varlığına yönelik ağır tehditler hiç kuşkusuz bir zaruret hali oluşturur. Ancak, demokratik olağanüstü yönetim usulü anlayışı, anayasaların bütünüyle askıya alınmasını, temel hak ve hürriyetlerin tamamen kullanılamaz hale getirilmesini reddeder. Bu nedenle, olağanüstü hal hukuksuzluk hali değildir. Nitekim olağanüstü hal hukuku Anayasada detaylı bir şekilde düzenlenmiş, olağanüstü durumlarda temel hak ve hürriyetlere yönelik müdahalenin şartları ve sınırları açıkça belirlenmiştir. Elbette amaç, demokratik anayasal düzene, dolayısıyla temel hak ve özgürlüklere yönelik tehdidin mümkün olan en kısa sürede bertaraf edilerek olağan duruma dönülmesidir.”
‘Yeni anayasa için gerekli iklim sağlandı’
Darbeci zihniyete verilecek en güzel cevabın demokratik ve özgürlükçü yeni bir anayasa yapmak olduğunu kaydeden Arslan, “15 Temmuz sonrası oluşan toplumsal ve siyasal birlik ruhu, yeni anayasa için gerekli iklimi de sağlamıştır” diye konuştu.
Arslan, demokratik ve özgürlükçü yeni anayasanın bir yandan Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret ettiği muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkılması, diğer yandan da demokratik kazanımların taçlandırılması bakımından son derece önemli olduğunu söyleyerek sözlerini bitirdi.