Terörizm bir suç, terörist ise o suçu işleyen kişi. Dolayısıyla terör ve terörist, bir hukuk devletinde, hatta bir kanun devletinde, kişilerin ‘gönüllerince’ tanımlayabileceği kavramlar değil.
Minik minik minik kelebek, dur sakince uçmak ne demek!
Tarikatların, cemaatlerin inanışları, ritüelleri; ne bu memleketin, ne bu memlekette yaşayan milyonlarca insanın, ne milyonlarca dindarın, ne bir yurttaş olarak benim milli ne manevi değerim. Ezcümle, hop dedik!
Kararları bağlayıcı bir Anayasa Mahkemesi yok imiş!
Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararını anayasa hükümleriyle açıklamak olanak dışıdır. Bu durum hayra alamet değildir.
Bir ev, okul ve tiyatro: Moda Sahnesi
Memleketin en üretken tiyatrolarından Moda Sahnesi, bu yaşıma dek başıma gelen en güzel ve değerli şeylerden biri. Kimi akademisyenlerin, atılan meslektaşlarının çalışmalarına atıf yapmaya cesaret edemediği şu süfli devirde, kapısını açtı; benim için ev, herkes için akademi, özgür akademi oldu.
Muhalefet milletvekillerinin varlığı ve yokluğu
Şu anda TBMM’de bir muhalefet var mı? Fiziki olarak var kuşkusuz. Eğer olmasalardı, ülkede ve yaşamımızda ne değişirdi? Maruz kaldığımız hükümet biçiminde, mecliste azınlıkta kalmış bir muhalefetin, oradaki varlığıyla yokluğu arasındaki fark nedir?
Boğaziçi, hocaları ve üniversite-kent ilişkisi
Boğaziçi’nin ‘karşı çıkan’ hocalarının tutumunu bugüne dek hiç kimse, hiçbir üniversite, hiçbir dönemde ‘sergilemedi’ Cumhuriyet tarihi boyunca. Bu bir ilk.
Kamusal entelektüel, akademi ve elitizm üzerine birkaç satır…
Kamusal aydın denildiğinde ilk akla gelenlerden ve elitizm polemikleri için bol malzeme sunan iki akademik popstarın, uzmanlık alanlarında parlak birer ‘elit’ akademisyen olduklarına da, topluma bakışları açısından ‘elitist’ olduklarına da kuşku yok. Birilerini bazen tek başlarına, bazen ikili olarak, küçük görüyorlar.
Çok özel bir halk mıyız, neler oluyor, ne yaşıyoruz?
Krizler ve derinleşen yoksulluk içinde yaşamaktan bıkkın halklar, o halkların sorunlarına yanıt veremeyen ve tehlikeye yeteri kadar dikkat çekemeyen sol örgütlenmeler, sonunda umut vadeden ‘çılgınlara’ yönelen kitleler…
Kürt, Kürtçe şarkı söylüyor ve opera sanatçısı, olacak iş mi!
Özgür Özel’in el öpmesiyle fenalık geçiren, günlerdir neye ve nereye sataşacağını bilemeyen zavallıların, Costa Gavras filminde polislerin sağa sola çaresizce koşuşturmasını bir kez daha seyretmesini öneririm. İşte o kadar güçlü, o kadar tehlikeli, o kadar şedit, o kadar gülünç ve o kadar ilkel görünüyorlar
Meşrubat, kahve ve hastane!
İktidarın irili ufaklı nimetlerinden yararlanma arzusu ve seyredenin yüzünü kızartan paylaşım telaşında, kendi çıkarına olmayan hiçbir konuyla ilgilenmeyen, kendine benzemeyenin yüz yüze kaldığı dehşet verici adaletsizlere sessiz kalan ya da teşvik eden, hemen her eleştiri karşında bol sövgülü öfke nöbeti geçiren, ülkesindeki muhaliflerin canına okunmasına alkış tutan insanların, ‘karşı çıkışını’ dikkate almak olanaksız.