Türkiye’de parayı zor kazanan, enflasyon altında ezilen bir çalışan kesim var. Yüksek enflasyon bu insanları kısa vadeli düşünmeye ve risk almaya itiyor. Kısa vadeli yatırım kararları da hata olasılığını artırıyor. Yatırımcı rasyonel düşünmez. Hata yapmaya müsaittir. Haber akışına aşırı tepki verir. Yatırımlar için daha uygun zaman dilimleri seçilse, irrasyonel kararların sayısı azalır. Tabii şartlar buna izin vermiyor. Herkesin kısa vadeli yükümlülükleri var. Bu yükümlülükler, özünde uzun vadeli yatırım araçlarıyla karşılanıyor. Hisse senetleri de, tahviller de uzun vadeli araçlardır. Örneğin; son bir haftadaki sert yükselişine rağmen, teknoloji endeksi Nasdaq bir yıl önceki seviyesinin yüzde 30 altında bulunuyor. Oysa uzun vadeli perspektiften, bu endeksin ortalama getirisi, beş yıl için yüzde 29,5, on yıl için yüzde 24, yirmi beş yıl için yüzde 18,5’dir.
Türkiye’de bugün mantıklı gözüken hisse senedi yatırımı, seçim sonrasında kuvvetle muhtemel farklı değerlendirilecek. Gayrimenkul ve otomobil fiyatları için de aynısı söylenebilir. Yatırımcıları sadece hisse senetlerine yönlendirmenin, diğer yatırım araçlarını etkisiz hâle getirmenin, orta vadede ekonomik ve finansal maliyetleri olacak.