
SELİM BAŞARIR
iletisim@selimbasarir.org
Resmi olarak 2019 yılının aralık ayında, SARS-CoV-2 adlı bir virüsün, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Wuhan şehrinde salgına neden olduğu bildirildi.
Uzmanları coronavirüs’leri uzun zamandan beri biliyor ve araştırıyordu. Salgın başlayınca, coronavirüs ailesinin bu yeni türünü hem incelemeye hem de salgınına karşı önlemler geliştirmeye başladılar.
SARS-CoV-2 virüsünün neden olduğu solunum yolu enfeksiyonuna CoViD-19 hastalığı adı kondu. Zaman içinde, bu enfeksiyonun çeşitli organ ya da beden sistemlerine zarar verdiği de öğrenildi.
SARS-CoV-2’nin özellikle, bir diğer insanın ağız ve burnundan çıkan havayla solunum yollarımıza bulaştığı kesinleşti. Bunun üzerine ilk önlem olarak maske ve mesafe kuralı getirildi. Pandemi bitmedikçe de bu kural geçerli olacaktır.
Salgın hastalıkların hızla bastırılarak ülke ve dünya çapında sorun olmasının önlenmesi taktiğini esas alan enfeksiyon hastalıkları uzmanları, CoViD-19 hastalığına özgü bir antiviral (virüs öldüren) ilaç olmadığını teyit etti.
Acil çare olarak, virüslerin insan vücudunda etkin olmasını zorlaştırdığı eskiden beri bilinen bazı ilaçlar kullanılmaya başladı ve bilim dünyasında Hidroksiklorokin + Azitromisin tedavisi tartışması ortaya çıktı, halen de devam ediyor.
Günümüz itibariyle SARS-CoV-2’ye karşı kesin etkili bir ilaç bulunmamakta. Değişik tedavi yöntemleri denenmekte.
SARS-CoV-2 virüsü, bulaştığı çoğu insanın vücudunda (muhtelif kaynaklara göre) ortalama beş günden fazla varlığını sürdürmemekte. Ancak bu süre içinde, çeşitli organik, metabolik, immün sistem hastalıkları olan kişiler başta olmak üzere, belirli orandaki hastada ya kalıcı bir hasara ya da hastanın kaybına neden olan komplikasyonları tetiklemekte.
Bilim insanları, tam uygun ilacın keşfinin çok zaman alacağının bilinciyle herkesin bildiği tarihi yönteme, yani aşı geliştirmeye de yogun çaba harcadı.
Aşı çalışmaları, 2008 yılında uygulanmaya başlanan mRNA teknolojisi dahil olmak üzere, bilinen teknolojiler üzerinden yürütüldü ve değişik CoViD aşıları geliştirildi.
Pandemi felaketi göz önüne alınarak temel bilimsel incelemeler yapıldıktan sonra bu aşılara acil durum kullanım onayı verildi.
Bu tıbbi onayın anlamı, bu aşıların ne kadar süre ve ne ölçüde etkin olacağının ve uzun vadede bilinmeyen bir yan etki oluşturma ihtimalinin henüz tam bilinmediği, ancak mevcut bilgilerle kısa ve orta vadede topluma faydalı olacağı kararına varıldığıdır. Karar, konunun uzmanı bilim insanlarınca alınmıştır.
Bilinmelidir ki bir virüs salgını ancak ve sadece bulaşıp hastalık oluşturacak canlı bulamayınca durur, benzetme yerindeyse çıkmaz sokağa girmesi gerekir. Bunu sağlamanın en kolay yolu da topluma bağışıklık kazandırmaktır.
Virüs bulaşmaya devam ettiği sürece, kimi insanların bedenindeyken rastlantısal değişimler (mutasyonlar) geçirip yeni alt türler (varyantlar) geliştirir ve eğer bu varyantların bir kısmı aşılara karşı ya da hastalanıp kazanılmış doğal bağışıklığa karşı dirençliyse o salgın devam eder, sonlanamaz.
Virüsün zayıf varyantlar geliştirip kendi kendisini imha etmesini beklemek ise büyük risk almak olur.
Unutulmaması gereken bir bilgi de aşılı olmanızın dışarıdan virüs almanız halinde o virüsü aktarmanızı hemen engelleyemeyeceği.
Özetle, hastalık geçirerek oluşmuş doğal direnciniz, aşıyla kazanılmış bağışıklığınız ya da çok güçlü bir doğal bağışıklık sisteminiz bulunsa da gerçek tıbbi maskeyi yüzünüze doğru şekilde takıp mesafe kurallarına uymadığınız sürece defalarca CoViD enfeksiyonu -hafif ya da ağır seyirli- geçirebilir ve etrafa virüs saçabilirsiniz.
İnsan, birey ve vatandaş olma sorumluluğunuzla, sağ duyunuzun sesini dinleyip doğru olduğuna inandığınız sağlık önlemlerini dikkatle uygulamaya lütfen devam edin.