Ankara Garı’nın önünde 10 Ekim 2015’te gerçekleştirilen IŞİD saldırısıyla ilgili davada ifade veren sanık Yakup Şahin, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 15 Temmuz darbe girişiminin ardından “Ciddi manada yanılgıya düşmüşüz. Allah bizi affetsin” dediğini hatırlatarak, “Koskoca cumhurbaşkanı ‘Aldandık’ demiştir. Biz de ekmek parası derdindeyiz, kandırılmışız” dedi.

Fotoğraf: Reuters
Çok sayıda siyasi parti, sivil toplum örgütü ve sendikanın desteğiyle düzenlenen ’Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi’ için Ankara’ya giden binlerce insanın toplandığı Ankara Tren Garı kavşağında üç saniye arayla patlayan bombalar 109 kişinin hayatını mal olmuştu.
Davada 10’u tutuklu 36 sanık yer alıyor. Duruşma salonunda yedisi Sincan, beşi Antep’ten gelen 12 tutuklu ve iki tutuksuz sanık bulunuyor. Antep’te cezaevinde bulunan iki sanığın da SEGBİS’le dinlenmesi bekleniyor.
‘Benim kanımda sigara da var alkol de var’
Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmanın ikinci gününde, IŞİD’li saldırganları Ankara’ya aracıyla götüren fırıncı Şahin ifade verdi.
Soruşturma kapsamında verdiği ifadenin doğru olmadığını savunan Şahin, “Soruşturma aşamasındaki ifade üç beş ay yatıp çıkacaksın denildiği için verilmiştir. Verdiğim ifade gerçeği göstermiyor. Benim hiçbir örgütle ilişkim yok. Ailemden asla uzak kalmayan biriyim” diye konuştu.
Hakkındaki suçlamalarla ilgili delil olmadığını öne süren sanık, “İddialar hakkında delil varsa ortaya konulsun. Böyle bir delil yoktur. IŞİD sigaraya bile karşıdır. Benim kanımda sigara da alkol de vardır. Herhangi bir örgüt ile ilişkim yoktur. İslami bir yaşam tarzım olması kimseye bağlı çalıştığımı göstermez” dedi.
‘Hemen cumhurbaşkanını arayalım, seni ailene teslim etsinler’
Hakkındaki ‘anayasal düzeni ortaya kaldırma’ suçlamasıyla ilgili kendisini “En son koskoca Gülen Cemaati başaramadı. Ben bu halimle anayasayı, devleti nasıl ortadan kaldıracağım” diye savunan Şahin, gözaltına alınmasının ardından polislerin kendisine “Hemen cumhurbaşkanını arayalım, seni ailene teslim etsin dediler. Suçlamayı kabul etmemi söylediler. Bana pişmanlık yasasından faydalan diye sarı kafalı biri sürekli uyarıda bulunuyordu. Güvenmiştim. Yanılmışız” dediğini aktardı.
Sanık, polislerin kendisiyle ‘selfie’ çektiğini de ileri sürüp, şunları söyledi: “Emniyet beni gözaltına aldı. Evden çıkmadan önce uyuşturucu kullandığım için kendimi iyi hissetmiyordum. Polisler kendime gelince benimle selfie çektiğini fark ettim. Oradakiler elinize sağlık ama bir iki çocuk ölmüş dedi gülerek.”
Polislerin kendilerinin iyiliği için çabaladığını zannettiklerini söyleyen Şahin, bir arkadaşının “Polisler bana savcı da bizden. Senin işini halledeceğiz. Polisler bana HDP genel merkezine saldırı yapılmasın yoksa” dediğini öne sürdü.
‘Bagajdaki poşette el bombaları vardı’
Sanık, Ankara’ya nasıl gittiğini ise şöyle anlattı: “Patronum Halil, ‘Ankara’ya gideceğiz, bir iş var’ dedi. Sonra sen şu arabayla önden gideceksin dedi. Ben niye önden gidiyorum dedim. O da bana arkadaki araçta asker kaçağı bir arkadaşım var sen önden git yakalanmasın dedi. Ankara’ya yakın bir yerde petrolde durduk. Burada ben Halil’e şarjım bitti ve çok yorgunum dedim. Halil bana senin işin bitti, istediğin otele git yat sonra geri dön dedi. Ben de beş yıldızlı bir otele gidip kaldım. Sonra akrabam Hakan’ın da Ankara’da olduğunu duydum. Onu da alıp arabaya binip geri dönüş yoluna koyulduk. Hatta giderken Tuz Gölü’nde durup fotoğraf bile çektirdik. Daha sonrasında Antep’e ulaştık. Eşyalarımı almak için arabanın arka bagajını açtım ve bir poşet gördüm, poşette el bombaları vardı. Halil’i defalarca aradım ancak ulaşamadım. Sonrasında ne yapacağımı bilemediğim için poşeti eve koydum.”