
MURAT SEVİNÇ
Değerli Çiğdem Toker,
Bir haberiniz nedeniyle, başınıza sık geldiği üzere yargılanıp tazminata mahkum edilmişsiniz. Canınız sağolsun, hâlihazırdaki bağımsız ve tarafsız mahkeme düzeninde olağan bir sonuç bu, herhalde çok şaşırmamışsınızdır.
Unutmadan kendimi tanıtayım; ben, eski bir anayasacı, nicedir amatör köşe yazarı müsveddesiyim. Ayrıca, uzunca süredir Çiğdem Toker okuru olduğumdan, kıdemli bir okur müsveddesi de sayılırım.
Bu memlekette gazetecilik denildiğinde düşünebildiğim birkaç isimden biri, doğrusu, en çok yararlandığım isimsiniz. Gazetecilik kamusal bir faaliyetse, asli amacı kamu yararıysa, halkı ‘doğru bilgilendirmek’ söz konusu kamu yararını gerçekleştirmeyi hedefliyorsa, ki öyle, siz bu mesleğin yüz aklarındansınız. Çiğdem Toker ismi benim için, hukuk bilgisi ve özenli gazeteciliğin mükemmel birlikteliği ve dürüstlük anlamına geliyor. Yalnızca benim için değil, kamuculuğa ve haber alma hakkına önem veren geniş yurttaş kesimleri için de, tabii.
Bu yüzden, birkaç yıl önce yayınladığınız ‘Kamu İhalelerinde Olağan İşler’ kitabınız üzerine yazdığım tanıtım yazısının başlığı, ‘Bir yurttaşlık öğretmeni olarak, Çiğdem Toker’ idi. Hal böyleyken, yazılarınızın eşit ve hesap soran yurttaşlık bilgi ve bilinci aşılayan niteliğini, bir kez daha dile getirmek ve teşekkür etmek isterim.
Size ilişkin övgü sözcükleri sarf etmeyi istemiyorum, ne gereği var, ihtiyacınız olmayışı bir yana, konuşabilen ve konuşamayan milyonlarca yurttaş olup bitenin zaten farkında. Bu böyle bir dönem, ne yazık ki.
Kendim için ‘müsvedde’ sıfatını ilk kez kullanıyorum, çünkü müsveddeyi olumsuz, muhatabı küçük gören, değersizleştiren bir sözcük zannederdim, yanılmışım. Bugün size müsvedde denildiğine göre, eh o zaman çok iyi bir şey demek ki şu müsvedde, gururla kabullenip taşımak gerekir bu sıfatı.
Çiğdem Hanım, siz de biliyorsunuz, bu günler geçer.
Selam ve saygılarımla.
İmza: Eski anayasacı, amatör köşe yazarı ve okur müsveddesi.