Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Anayasa Mahkemesi’ni (AYM) Can Dündar ve Erdem Gül’ün tahliyesi nedeniyle topa tutmasını değerlendiren anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun, AYM’yi herkes eleştirse dahi, Erdoğan’ın makamı gereği eleştiremeyeceğini söyledi.

Fotoğraflar: DHA
Dündar ve Gül’ün tahliye edilmesi, şimşeklerin AYM’nin üzerinde toplanmasına neden olurken, Erdoğan’ın mahkemeye açık müdahalesi, başta cumhurbaşkanlığı danışmanları ve AKP’liler tarafından gerekçelendirilmişti.
AKP Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Erdoğan’ın kendi görüşlerini açıkladığını söylerken, buna cevap veren Erdoğan’ın hukuk danışmanı Mustafa Akış, “Cumhurbaşkanı’mızın, AYM kararını eleştirmesi, ‘kişisel konumlanma’ değil; ‘devletin ve hükümetin başı’ sıfatıyla bir açıklamadır” demişti.
‘Hukukta yeri yok’
Cumhuriyet’ten Selin Ongun’a konuşan Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun, yargı kararlarını herkesin eleştirebileceğini belirtse de bir ayrıma dikkat çekerek, şunları söyledi: “AKP sözcüleri de “Kararı herkes eleştiriyor, Cumhurbaşkanı neden eleştirmesin” diyorlar. Ben buradaki mantığı tersine çeviriyorum. Bireylerin ve biz hukukçuların eleştirilerinin gerek Anayasa Mahkemesi, gerek diğer yargı organları üzerindeki etkisi marjinaldir. Ama devletin en yüksek makamı, üstelik gayet sert biçimde, eleştirince bu hem Anayasa Mahkemesi hem de diğer yargı organları üzerinde hiç değil ise manevi bir baskı oluşturur. O bakımdan mantığı tersine çevirerek diyorum ki, herkes eleştirse dahi Sayın Cumhurbaşkanı’nın devletin en yüce makamının temsilcisi olarak böyle bir eleştiriden kaçınması çok daha uygun olur.”
Erdoğan’ın sözlerinin eleştiriyle kalmadığını vurgulayan Özbudun, “Ayrıca kendisinin beyanında başka unsurlar da var, ki o sözler sadece Anayasa Mahkemesi bakımından değil, diğer yargı mercileri bakımından da manevi baskı teşkil edecek nitelikte. Örneğin ‘Alt mahkeme direnmeliydi’ diyor. Bunun bir defa hukukta yeri yok” diye konuştu.
‘Yerel mahkeme direnemezdi’
Özbudun, AYM’nin kararına “Uymuyorum, saygı da duymuyorum” diyen Erdoğan’ın iddia ettiği gibi İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin AYM’nin kararına uymama gibi bir seçeneğinin olmadığını vurguladı.
Anayasa’nın “Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağlar” denilen 153’üncü maddesini hatırlatan Özbudun, “Bu madde karşısında davayı gören yerel mahkeme zaten aksine bir karar veremezdi. Böyle bir karar vermesi yani tahliyeyi reddetmesi bir cezai sorumluluk doğururdu. Başka bir suç oluşturmasa dahi Türk Ceza Kanunu’ndaki görevini kötüye kullanma suçunu oluşturabilirdi. Dolayısıyla bu mahkemenin hakimleri muhakkak ki bu durumu idrak ediyorlar ki, isabetli bir kararla Anayasa Mahkemesi kararına karşı bir direnç göstermeden bu kararı uyguladılar” dedi.
Anayasa’ya aykırı harekete teklif
Erdoğan’ın sözlerinin yargı üzerinde baskı yaratacağını kaydeden Özbudun şöyle devam etti: “Sayın Cumhurbaşkanı’nın sözleri önümüzdeki dönemde benzer dava ve kararlarla karşılaşacak mahkemeler üzerinde de bir baskı unsurudur. Cumhurbaşkanı’nın direnme telkininde bulunması onları hukukun kabul etmediği direnme gibi bir davranışa sevk edebilir. Mevcut bir anayasa hükmüne aykırı hareketin adeta özendirilmesi ve bu yönde teklif, tavsiye ve telkinde bulunulmasını bir hukukçu olarak hoş karşılamak mümkün değil.”