Esas olan yurttaşın suçsuzluğudur, suçluluğu değil, onun suçsuz olmayıp, suçlu olduğunu ispat da iddia sahibine düşer.
Aksi görüşü savunmak, olmayan bir şeyi kanıtlamak gibi abes bir yükümlülük yaratır.
Olayımızda “içeriği belirlenemeyen” toplantıya katıldığı için tutuklanan Yiğit Aksakoğlu’nun eyleminde suç şüphesi olduğunun ispatı tutuklamayı talep eden ve tutuklama kararını veren tarafa düşer, yurttaş Aksakoğlu’na değil.
Söz konusu toplantıda suç olduğunu, suçlayan taraf kanıtlanmadıkça Aksakoğlu suçlanamaz.
Çağdaş toplumun “onsuz olmazı” olan bu ilke, Katolik kilisesinin zulmünün bütün haşmetiyle sürdüğü engizisyon döneminde geçerli değildi. Suçlanan birey, türlü işkencelere dayanarak suçsuzluğunu ispat edemediği takdirde, canından olurdu.