Erdoğan hukuki açıdan ve yetki kullanımında anayasal sınırlar içinde kalsa da, siyasi açıdan ve söylemde (Merkez Bankası’yla ilişkiler, faiz hadleri gibi örneklerin gösterdiği üzere) icrai yönlendirmede AK Parti’nin lideri gibi davranmaya devam etmekte, dahası bunu talep etmekte.
Bu durumun gerek AK Parti içinde gerek siyasal sistem açısından Tayyip Erdoğan’a ilişkin bir ‘siyasi statü’ sorunu ya da boşluğu ürettiği açık.
AK Parti açısından bu durumun aşılmayı beklediği, bu arada türlü koordinasyon sorunlarına, siyasi kopuş ya da kriz olmasa bile, fikir ayrılıklarına gebe olduğu açık.
Nitekim Tayyip Erdoğan’ın başbakanlık sistemi çerçevesinde arzu ettiği tek başlı yönetim sanırız bu durumu da kapsamakta.