Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Bahçeli’nin girişimleri Kürt meselesinde çatışma çözümüyle ilgili bize ne anlatıyor?
…
Bir: Çözülmeyen ya da inkar edilen sorunlar büyüyerek yayılır. Nitekim Türkiye’nin Kürt sorunu artık sınır ötesi bir sorun halini almış bulunuyor.
İki: İktidarın, devletin ihtiyacı bu kez bu çerçevede bir dış dinamik baskısından kaynaklanıyor. Meselenin kalbini şüphe yok ki Rojava, Kuzey Suriye oluşturuyor. Devlet ve Kürt hareketi bu kez Rojava’da karşılaşmış bulunuyorlar. Nitekim Türkiye’nin oluşturduğu güvenlik hattı ve bir iki cep dışında Suriye’nin kuzeyine, SDG ve onun asli unsuru YPG, bağlantılı olduğu PKK hakim. Orayı yurt ve üs olarak görüyorlar. Ayrıca bu bölge her tür güç ve ülkenin etkisine açık.
Evet ‘ihtiyaç, gereklilik, muhatap arayışı’ Bahçeli’nin çıkışının anlattığı ilk husustur. Anlattığı ikinci husus ise çözümün bir ihtiyaç oluşturması oranında Kürt meselesi siyasi bir mesele, siyasetin asli meselesi olarak ilanıdır.
Kürt meselesi; aktörlerini, taleplerini kamusal alandan atarak, temsilcilerini dışlayarak, sorun tanımından kaçarak, terörle açıklayarak, ele alınabilecek, asayiş politikalarıyla halledilebilecek bir mesele değildir.
Bahçeli ya bunu görmüş bulunuyor ya da “Kürt sorunu yoktur terör sorunu vardır” şiarı ile siyaset yapmanın gayreti arasındaki çelişkiyi yaşıyor.
Ancak çıkışının ne olursa olsun bize anlattıkları bunlardır.