Konuya tekrar değinmemin nedeni, geçenlerde TBMM’de kabul edilen vergi kanununa yönelik tartışmalarda, yetkililerin, “Bazı şirketlerden vergi alamıyoruz” diye itiraf etmeleri. Ama bu itirafın da yeteri kadar gündem olmaması.
Bazıları konuya sadece mevzuat açısından bakıp, “yasa dışı bir şey yok” diye geçiştiriyor. Haklılar. Onların ekonomi dedikleri şey yasa, kararname, tüzük, tebliğ ve özelge. Kimden ne kadar vergi alınıyor, kimler oransal olarak daha fazla veriyor umurlarında değil.
Oysa uygulanan istisna ve muafiyetler ve kayıt dışına çıkıp yapılan işlemlerle kamunun ne kadar gelir kaybı olduğunu hesaplamasının gereği ortada.Yanı sıra vergi cennetleri listesinin yayımlanmamasını ve sonuçlarını halka anlatamayanların varlığı da başka bir gerçek.
Konu o kadar önemli ki… Vergi/gelir toplayamayan devlet borçlanıyor. Vergi toplayamadıklarına, o paraları kamuya borç vermeleri için faiz ödüyor. Onları daha da zenginleştiriyor. Gelir dağılımı biraz daha bozuluyor.
O zaman gelin kamu borç stoku verilerinin son durumuna kısaca bakalım.
Son yıllarda üç tarih önemli:
1- Nas söyleminin öncesi.
2- 2023 seçimlerinin öncesi.
3- Son durum.
İlk tabloda iç borç stokunu elinde tutanlara göre dağılım var. Görüldüğü gibi kamu bankaları, Merkez Bankası ve yurt dışı yerleşiklerin elindeki devlet iç borçlanma senetlerinin (DİBS) dağılımı “Nas”tan önceki dönemden Nisan 2023’e gelinceye kadar değişiyor. Ellerindeki DİBS’leri satıp, yenisini almayan yurt dışı yerleşiklerin payı yüzde 4,3’ten yüzde 0,6’ya kadar düşüyor. Bu arada BDDK ve Merkez Bankası, yerel bankaları sabit faizli, uzun vadeli DİBS almaya zorluyor. Onların DİBS payı artıyor.
Mayıs 2023 seçimlerinden sonra “rasyonel politikalara” geçilmeye karar varilince, yabancılar geri dönüyor ve payları yüzde 7’ye yaklaşıyor. Buna karşılık Merkez Bankası, kamu ve özel bankaların payları azalıyor.