Meclis’te partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti lideri Meral Akşener, Pınar Gültekin davasında çıkan kararı, ekonomi gündemini ve siyasetteki gelişmeleri değerlendirdi.

Akşener, AKP ve MHP’nin ‘sansür yasası’ teklifini sert sözlerle eleştirirken, amacın istibdat rejimi olduğunu vurguladı ve “Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet” dedi.
Daha önce Gezi protestolarına desteğini bildiren Akşener, Meclis’ten “Kahrolsun istibdat, kahrolsun zulüm! Yaşasın hürriyet, adalet, müsavat ve meşveret” diye seslenmişti.
“Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet”, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çok sevdiği Osmanlı padişahı II. Abdülhamit’e karşı 1908’de isyan edenlerin öne çıkardığı bir slogandı. İkinci Abdülhamit’in hüküm sürdüğü yıllar ‘istibdat (baskıcı, tek adam yönetimi) dönemi’ diye de adlandırılıyor.
‘Gültekin kararı devlet krizi’
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, konuşmasına Pınar Gültekin davasında Cemal Metin Avcı’nın müebbet hapis cezasına uygulanan ‘haksız tahrik’ indirimine sert tepki göstererek başladı.
Bunun devlet krizi olduğunu söyleyen Akşener, “Bugün Türkiye’de bir psikopatın 14 yıl sonra sokaklarımızda gezebilmesine göz yumuyorlar. Kadın katillerine cesaret veriyorlar. Sapıkları yüreklendiriyorlar. Yuh olsun, yazıklar olsun hepinize!” dedi.
‘Haber sitelerini hizaya çekmeye çalışıyor’
Konuşmasının devamında AKP ve MHP’nin ‘sansür yasası’nı eleştiren Akşener, yasayla haber sitelerinin hizaya çekilmek istendiğini vurguladı.
Televizyon ve gazeteler üzerinde baskı olduğunu ve bunun haber sitelerine taşınacağını söyleyerek, “Bu yasa, yeni bir RTÜK oluşturma çabasıdır. Ez cümle bu yasa, bir istibdat yasasıdır! Peki neden böyle bir yasaya gerek duydular biliyor musunuz? Çünkü korkuyorlar. Gerçeklerden korkuyorlar. Adaletten korkuyorlar. Milletin özgürce konuşmasından, herkesin doğruları öğrenmesinden korkuyorlar” diye konuştu.
‘Kepazeliği unutmadık’
Akşener, Marmaris’te çıkan orman yangınına da değindi ve söndürme uçaklarının eksikliğine dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın makam uçaklarını hatırlatarak, “13 makam uçağınız olmasına rağmen, ‘Yangın söndürme uçağımız yok’ diyen kepazeliği unutmadık. Siz de unutmayacaksınız! Ağacına, ormanına, cennet doğasına sahip çıkan milletimizin nasıl yalnız bırakıldığını unutmadık. Siz de unutmayacaksınız! Unutmayacak ve bu sefer, çok daha geç olmadan, gereken önlemleri alacaksınız! Bu sefer de beceriksizliğiniz, ihmaliniz ve hatanız yüzünden, aynı felaketi yaşarsak; bizim de milletimizin de iki eli, yakınızda olacak. Bunu da böyle bilesiniz” diye seslendi.
‘Sayende Erdoğan…’
Akşener’in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
*Biliyorsunuz önümüze, ‘sosyal medya yasası’ adı altında, yeni bir yasak getirdiler. Neymiş? Yalan habere karşı önlem alacaklarmış. Neymiş? Dezenformasyonla mücadele edeceklermiş. Neymiş? Sosyal medya yalancıymış. Çünkü onlara göre yolsuzluk yok; haberi yapanlar yalancı. Aslında sığınmacı sorunu da yok; var diyenler yalancı. Ekonomide her şey tıkırında; ekonomi kötüye gidiyor diyenler yalancı…
*Uğruna her şeyi verecekleri o koltukları, kaybetmekten korkuyorlar. Kurdukları rant düzeninin dağılmasından korkuyorlar. Maskelerin düşmesinden, saraydaki sefanın bitmesinden korkuyorlar. Ne kadar beceriksiz olduklarının yazılmasından, ülkemize ne büyük kötülükler ettiklerinin çizilmesinden, kapı arkalarında döndürdükleri dümenlerin, açığa çıkmasından korkuyorlar. Artık öyle bir panik halindeler ki, havuz medyasındaki düzeni, sosyal medyaya da taşımak için uğraşıyorlar. Varsın olsun. İstedikleri kadar uğraşsınlar. Biz, “Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet!” demeye, devam edeceğiz. İstedikleri yasağı getirsinler. İstedikleri kadar gerçeklerden kaçsınlar. Biz, her türlü haksızlığın, adaletsizliğin ve yasağın karşısında; Sözü milletimize vermeye devam edeceğiz!
*Erdoğan sayende bugün artık iki millet var. Bir tarafta toprağını ekemeyen, hayvanını besleyemeyen, atanamayan, hakkını alamayan, yiyecek ekmeği, başını sokacak çatıyı bulamayan, sansürle, baskıyla ve endişeyle yaşayan; hatta artık, nefes bile alamayan, her partiden, her görüşten, her düşünceden bizim mağdur milletimiz. Diğer taraftaysa yandaşlardan, haramilerden, rant şebekelerinden, mafyalardan, simsarlardan, tefecilerden, beş maaş, 10 maaş, 11 maaş alan, saray danışmanlarından, torpilli yeğenlerden, pudra şekercilerinden, lüks, şatafat ve israf meraklılarından, ez cümle çevrendeki bir avuç iktidar şımarığından müteşekkil, senin mağrur milletin.
*Sayın Erdoğan sayende bugün artık iki gerçek var. Bir tarafta milletçe, çarşıda, pazarda, sokakta, okulda, işte gördüğümüz duyduğumuzu ve yaşadığımız bizim gerçeğimiz… Diğer taraftaysa Saray danışmanlarının, yandaş medyanın, Tayyip beyi üzmeyen istatistik kurumunun beceriksizlik abidesi bakanlarının ve kürsü şovların sırasında, bizzat senin utanmadan sıkılmadan anlattığınız senin gerçeğin.
*Biz senin ilmek ilmek örüp memleketin başına bela ettiğin bu paralel dünya ile bıkmadan, usanmadan, mücadele etmeye devam edeceğiz. İkiye ayırdığın ülkemizi, yeniden birleştireceğiz. İkiye ayırdığın milletimizi, yeniden barıştıracağız. İkiye ayırdığın gerçekliği, yeniden hakikatle buluşturacağız. Bunu da tek bir yanlışla mücadele ederek yapacağız! Çünkü bu ucube paralel evrenin ardında, aslında tek bir yanlış var. Milletin varlığına ve dirliğine bizzat ondan aldığı yetkilerle el koyup bir avuç beceriksizi, bir milletin tepesine çıkartan, tek bir yanlış var. Devletimizin kurumsallığını, hukukumuzun güvenilirliğini demokrasimizin geleneğini yok eden tek bir yanlış var. Ülkemizi her geçen gün adım adım uçuruma sürükleyen tek bir sistem, tek bir adam, tek bir yanlış var. O yanlış sensin, sen! O yanlış sensin Erdoğan!