AKP milletvekilleri Mustafa Elitaş, Bekir Bozdağ ve Ahmet Aydın ile üç eski AKP milletvekili, asker kişilerin sivil mahkemelerde yargılanmasını sağlayan önergeyle ilgili iddiaları nedeniyle Genelkurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ ve CHP Eski milletvekili Dursun Çiçek hakkında suç duyurusunda bulundu.

Avukatlar Hüseyin Aydın ve Muammer Cemaloğlu, suç duyurusu dilekçelerini Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdi. AKP milletvekilleri Bekir Bozdağ, Mustafa Elitaş, Ahmet Aydın ile eski milletvekilleri Mehmet Ceylan, Ahmet Müfit Doğan ve Yahya Doğan’ın müşteki olarak yer aldığı dilekçede, Genelkurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ hakkında ‘kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret’ suçundan, CHP Eski Milletvekili Dursun Çiçek hakkında ise ‘iftira’ suçundan kamu davası açılması talep edildi.
Dilekçede, Başbuğ’un 29 Ocak 2020’de bir televizyon kanalında katıldığı programda söz konusu suç duyurusuna konu olan ifadelerine yer verilerek, şöyle dendi: “TBMM’nin iradesiyle yasalaşan kanun tasarısı ve değişiklik önergelerinin FETÖ’nün direktifiyle hazırlandığını iddia etmek, 15 Temmuz gecesinde FETÖ’ye karşı kahramanca direnen ve bu nedenle bombalanan Gazi Meclisimize ve onun mensuplarına açık bir saygısızlık olup, bu nitelikteki bir ithamın Genelkurmay Başkanlığı yapmış bir kişiden sadır olması büyük talihsizliktir. Söz konusu kanun tasarısı ve değişiklik önergeleri, demokratik standartların yükseltilmesi, yargıda sivilleşmenin sağlanması, hukuk devletinin tüm kural ve kurumlarıyla hayata geçirilmesi amacıyla hazırlanmış ve yüce Meclisimizin iradesiyle yasalaşmıştır. Kanun tasarı ve değişiklik önergelerinin ne teklif aşamasında ne de yasalaşma sürecinde herhangi bir örgütün etkisi söz konusu olmamıştır.”
‘Vesayet rejimi’ vurgusu
Milletvekillerinin yasama faaliyetlerinden dolayı suçlanmasının ancak anti demokratik rejimlerde ve vesayet düzeninin geçerli olduğu ülkelerde söz konusu olduğu ifade edilen dilekçede, “Şüphelinin bu doğrultudaki açıklamaları vesayet düzenin özleminin bir yansıması olarak değerlendirilmelidir. Kaldı ki FETÖ ile mücadele edenleri asılsız ithamlarla itibarsızlaştırmak FETÖ ile mücadeleye zarar vermekte ve sonucu itibarıyla FETÖ’ye hizmet etmektedir. Örgütün belirlenmiş bir strateji çerçevesinde FETÖ ile mücadele eden sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere AK Parti’yi, milletvekillerini asılsız ithamlarla itibarsızlaştırmaya çalıştığı ve bu şekilde FETÖ ile mücadeleyi akamete uğratmaya çalıştığı bilinen bir gerçektir. Şüphelinin yukarıda ifade edilen açıklamaları, 5237 sayılı TCK’nın 125’inci maddesinde düzenlenen hakaret suçunun unsurlarını ihtiva etmektedir” ifadeleri kullanıldı.
Başbuğ’un ifade özgürlüğünün sınırlarını aştığı vurgulanan dilekçede, “Müvekkillerimizin onur, şeref ve saygınlığını rencide etmek suretiyle atılı suçu alenen işlemiştir. Aleniyet, hakaret suçunun belirsiz sayıdaki kimse tarafından bilinip görüleceği şekilde işlenmesidir. Şüphelinin kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan cezalandırılması gerekmektedir. Şüpheli hakkında kamu davası açılmasını talep ediyoruz” dendi.
CHP Eski Milletvekili Dursun Çiçek hakkındaki suç duyurusu dilekçesinde ise “Şüphelinin konuşmasında yer alan ifadeler 5237 sayılı TCK’nın 267’inci maddesinde düzenlenen iftira suçunun unsurlarını ihtiva etmektedir. Şüpheli müvekkillerimizin yürüttükleri yasama faaliyeti nedeniyle FETÖ suç örgütünün siyasi ayağını oluşturduklarından bahisle suç duyurusunda bulunacağını ifade eden açıklaması ile atılı suçu işlemiştir. İftira suçundan soruşturma yapılarak kamu davası açılmasını talep ediyoruz” dendi.
Suç duyurusunda bulunmadan önce milletvekilleri Bekir Bozdağ ve Ahmet Aydın ile birlikte parti genel merkezinde bir araya gelen Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, açıklama yaptı. Elitaş, söz konusu tasarıya ilişkin verdikleri değişiklik önergesinde imzası bulunan milletvekilleri ve avukatlarla bir toplantı gerçekleştirdiklerini kaydederek, şunları söyledi:
“Bir taraftan eski Genelkurmay Başkanının bizi, ‘FETÖ’nün siyasi ayağı‘ diye işaret etmesi, öbür taraftan eski milletvekili Dursun Çiçek’in hakkımızda, ‘FETÖ’nün siyasi ayağı bunlardır‘ diye yargı yoluna başvuracağını ve yargıyı göreve davet etmesiyle ilgili dilekçemizi hazırladık. Yapılan iş bir parlamenter faaliyettir. Buradan CHP ‘Ben destekledim, desteklemedim‘ diye çeşitli meseleler ortaya koyuyor; ama bir kanunla ilgili verilmiş bir önerge parlamentoda konuşulur, izahatlar yapılır, itirazlar yapılır, komisyona sorulur, hükümete sorulur, en sonunda TBMM Genel Kurulu’na sorulur. Genel Kurul’daki milletvekilleri buna ‘evet‘ oyu verdikten sonra zaten o iş, o düzenleme, o önerge TBMM’nin olmuştur. Önerge sahibiyle anılmaz. Tasarının numarasıyla, maddesiyle anılır. Açıkçası şu anda milletvekili arkadaşlarımızın bu işi çok iyi düşünmeleri gerekir. Şimdi parlamentoyu susturmak, itibarsızlaştırmak, etkisizleştirmek için yapılan bir icraat olduğunu milletvekili arkadaşlarımızın görmesi gerekir.”
Özel: Önergeyi kim verdiyse, söyleyin, onun üzerinden gidelim
Reuters’in Anadolu Ajansı’ndan aktardığı habere göre, CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, AKP’nin suç duyusuyla ilgili olarak, “Şimdi AKP için bir suç duyurusuyla ayıp örtme, kendi kusurunu gizleme değil özeleştiri yapma, özür dileme zamanıdır… Elitaş’ın söylediği her söz, kendisini veya birilerini aklayayım derken gerçekleri çarpıtmadır” dedi.
Özel şöyle konuştu: “Siyasi ayak tartışmalarını yapmak isteyen biziz, yaptırmak istemeyenlerin durumu belli. Failiz diyorsanız ayrı mesele, ‘FETÖ’nün siyasi ayağı değiliz‘ diyorsanız o zaman önergeyi kim verdiyse onu söyleyin, onun üstünden gidelim. Sizi suçlayan yok, elbette kusurlarınız var. Kusur, aldatılıp oyuna gelmek mi, FETÖ’nün şeytani operasyonunun parçası olmak mı? Mustafa Elitaş, Erdoğan’ı bu önergeye ikna eden kişiyse, nasıl ikna ettiğini, kimlerden ne bilgiler geldiğini söyleyecek. Şunu da söyleyebilirler, ‘Biz hep beraber biliyorduk, bilerek ve isteyerek yaptık. Yaptık ki askerleri sivil mahkemelerde yargılayalım, Balyoz ve Ergenekon’da Atatürkçü subayları toplayalım.‘ Bu da bir tercih. Bu ikisinin dışında bir pozisyon yok. Elitaş’ın söylediği her söz, kendisini veya birilerini aklayayım derken gerçekleri çarpıtmadır.”