NESLİHAN KAZDAL, MAPAI
uranesinfo@gmail.com
uranes.org
Bir kitabın kapağını kaparmış gibi bir dönemi kapıyoruz. Bir ilişkinin kendini veya bir evresini, bir ortaklığın alma verme dengesini, bir evin kapısını ya da yerleşikliğini, bir durumun işlemeyen bacağını, belki karşılıksız kalan diplomasisini neyse o olarak görüyor, adını koyuyoruz. Mantığımız ilişkileri, insanları, durumları objektif bir gerçeklikle algılamamıza yardımcı olurken, eğer dinlersek, iç sesimiz başka şeylerin de denklemin içinde olduğunu, gördüğümüzün ötesini ancak sezgilerimizle farkedebileceğimizi fısıldıyor. Bu fısıltıya kulak vermek çok sesli, çok sosyal, hem rasyonel hem duygusal bu dönemin anahtarı, kilidi.
İki hafta önce Balık’ta gerçekleşen dolunay ve ay tutulmasında geldiğimiz yere teslim olarak bırakmanın, kapatmaya hazırlanmanın ve bir sonraki başlangıç aşamasına dek yüzümüzü dürüstlük, samimiyet ve sevgiyle yeniye dönüp niyetlerimizi ortaya koymanın faydasından bahsetmiştik.
O başlangıç aşamasına geldik, kapıdayız. Soralım: Hayatımızın bu evresinde eşit ilişkiyi nasıl tanımlıyoruz? Ortaklıklardan ne bekliyoruz? Romantik veya iş evliliklerimizi nasıl dengeliyoruz? Alma verme denklemini nasıl diyaloglar, sözcükler, iletişim dinamikleri içinde oluşturuyoruz?
Eskisini geride bırakır, yenisine adım atar, ikiyi ikiye ekler, sonucu -aklın yolu bir diyerek- dört sanarken artık bu alışılagelmiş bakışı bırakmanın, sonucun bazen üç bazen beş bazen buçuklarla tanımlanabileceğinin, dışarıda görünenin yetmeyeceğinin ayırdına varıyor; arka planda yatan tutku, ihtiyaç ve istekleri idrak ediyoruz.
Kantarın İki Tarafı
Temmuz 2023’ten beri Koç Terazi karşıtlığında ilerleyen ay düğümleriyle başlangıç ve bitişleri tanımlayan tutulmaları kendimiz ve karşımızdakiyle ilişkilerimiz, ortaklıklarımızda yaşıyor; eşitlik, adalet, diyalog, diplomasiye karşı cesaret, mücadele, hareket, varoluş konularında yeni hayat tecrübeleri kazanıyoruz.
2 Ekim 2024 Türkiye saatiyle 21.49’da gerçekleşecek güney ay düğümü yönlü yeniay ve güneş tutulması hepimize bu bir buçuk senelik alma verme ve birbirimizle ilintilenme dengesine dair son defa yeniye adım atma fırsatı sunuyor. Bu bir fırsat çünkü içinde kapanışları, geride bırakışları, ayağımıza dolananlardan azat olmayı barındırıyor.
Belki de zorluk burada. Bizi geri çekenleri hissediyor, yeniye adım atarken eskinin yükünü ve ağırlığını hala zihnimiz ve iç dünyamızda hissediyoruz. Mesele eskiyi -varolan ilişkimizi, ortaklığımızı, ailemizi, evimizi, işimizi, hayat denklemimizi- hepten yokedip üstüne yepyeni bir şey getirmek değil; eskinin işe yarayanını -güzel sözleri, stratejik akılı, eşitlik dengesini, adil çözümleri, barışçıl tavırları- alıp işe yaramayanını -uzlaşmayı bozmamak için ortaklıkta kalmayı, güzel göründüğü için ilişkiyi sürdürmeyi, çatışmaya girmemek için uyum göstermeyi- bırakarak yeniyi tanımlamak ve oradan yeniden dengelenmek, ilişkilenmektir.
Tutulma Haritası
Haritanın 5’inci evine yerleşen Terazi’deki Güney Ay Düğümü, Ay, Güneş ve Merkür bu ikili ilişki ve ortaklık çerçevesindeki başlangıcın düşüncelerimiz, sözcüklerimiz, iletişimimizin içinden gelişeceğini ve bütün bu temaları yaratıcı alanlar, çocuklar, sahne, vitrin saydığımız yerlerde deneyimleyeceğimizi gösteriyor. Dilimizin güzelliği, zarafeti, adaleti ilişkilerimizin temsilcisi gibi.
Yükselenin İkizler olması iletişim, farklı fikirler, alışveriş ve ticaretin gündemde olacağına dair ikinci bir Merkür vurgusu getiriyor. Jüpiter de İkizler’de yükselirken hava elementi yoğun bu dönemi çoklu şekilde hem büyütüyor hem de şişiriyor. Hem öğrencilik hem öğretmenlik temaları hepimizin hayatında önemli bir yer teşkil ediyor. Belki buna dış dünyada, haberlerde, eğitim sistemimizde maruz kalıyor, belki kendi hayatımızda öğrenci ve/veya öğretmen olmanın ne demek olduğuna dair bu geçişkenlikte bir denge bulmaya çalışıyoruz.
Tutulmanın yöneticisi Venüs Akrep’te ilişkilerimizin görünenin ötesindeki motivasyonlarını gözden kaçırmamamız, derinlerde yatanlara eğilmemiz, hakiki değer ve tutkularımızın peşinde ilişkilerimizi dönüştürmemizin vurgusunu yapıyor. Dışarıda her şey güzel, nazik, zarif görünse de arka planda gizli kapaklı, sır gibi tutulan ve yüzeye yansımayanlar olabilir. Haritadaki hava elementinin ‘rasyonel ve objektif‘ nüvesine ek olarak suda büyük üçgen oluşturan Akrep’teki Venüs, Yengeç’teki Mars ve Balık’taki Satürn oldukça “duygusal ve kişisel” motivasyonların da gündemde olduğunu gösterebilir.
Mars Yengeç’te tutulmaya sert bir açı oluştururken ev, aile, yuva, ihtiyaçlar ve annelikle ilgili mücadelelerle duygusal çıkışlar, belki patlamalar ilişki ve ortaklık dengesini etkileyebilir. Eskiyi görüp ayağımıza dolanan tarafını bırakmak için o duygusal çıkışa ihtiyaç var. Yeter ki yakıp yıkan yerden değil de birbirini gören, duyan, anlayan, konuşan yerden çalışsın. Terazi denge ve barışı temsil ederken güney yönlü bu tutulma sanki karşı kutbu Koç’un gölgesi dediğimiz savaşçı, bencil, şiddet yanlısı, patlamaya hazır bir nitelikte çalışabilir. Dünyadaki savaş-barış dengelerini de bu anlamda aynı kefeye koyabiliriz. Zamanın ihtiyacı barış, diplomasi ve eşitlikken hak ve adaletin yolu savaştan mı geçmelidir?
Tutulmanın Sabian Sembolü
10 derece Terazi’de gerçekleşen yeniay ve güneş tutulmasının Sabian sembolü şu anki gerçeğimize farklı gözlerle bakmak ve öğrencilik/öğretmenlik geliştirmenin geçişkenliğini aynalıyor. O aynaya bir bakalım.
Bir profesör öğrencilerine gözlüklerinin üzerinden bakıyor
Bu sembol insanlara öğrenilmiş kitabi kalıplarla değil; herkese birer insan olarak bakabilmeyi ifade eder. Sanki hem rasyonel zihnin hem de sezgisel aklın başka türlü bir odağa ihtiyacı vardır. İnsanları oldukları gibi görebilmek, kendi yargılarımızı dayatmayı bırakmak ya da cevapları bulmak için illa karmaşık düşünce kalıplarına veya bilime yaslanmaktan vazgeçmek daha sağlıklı ve nezaket içeren ilişkiler kurmamıza yardımcı olabilir. Sezgisel fikirlerimizi fark edebilmek için mantığımızın önüne geçmemiz gerekir. Kendimizi bazen ‘Profesör’, bazen de ‘Öğrenci’ gibi hissedebiliriz. Esas mesele birbirimizi karşılıklı olarak gün gibi açık seçik görebilmektedir.
Yükselendeki İkizler bu esneklikte kalmayı, bu köprüyü kurmayı, her an her şeyi öğrenmeye açık olmayı ve madalyonun öbür tarafını görmek için merak unsurunu açık tutmayı öğütlüyor. İnancımız bu olduğunda sorun yok, kendi tarafımızda diretmekte sorun var. İkisi birarada olduğunda şeyler yerli yerine oturuyor, mantık ve sezgi birbirini tamamlıyor.
Geçmişten İzler
Bu tutulma daha önce 3 Ekim 2005’te de aynı derecede gerçekleşmişti. Yaşı tutanlar için bir önceki sefer de 3 Ekim 1986’daydı. Yukarıda bahsedilen konular çerçevesinde hayatımızda o dönemler ne gibi kapanışlar yaşıyor, ne gibi yeni ilişki ve ortaklıklara adım atıyorduk? Bu egzersizi yapmak önümüze gelen temaları yeniden, şimdinin gözlükleriyle değerlendirmek; kendi hayatımızı bir öğretmen uzmanlığıyla görmek; yanısıra yeni yeni ve yeni baştan öğrenen bir öğrenci gibi açıklık, esneklikle eğilmek ufuk açıcı olabilir.
Bu tutulmanın ilk sonuçlarını 17 Ekim’de 24 derece Koç’ta gerçekleşecek dolunayla anlayabilir, kendimiz için nasıl bir yol çizmenin, nasıl bir varoluşu istemenin söz konusu olduğunu idrak edebiliriz. Daha uzun vadede ise Nisan 2026’yı not alarak şimdinin ilişki ve ortaklık tohumlarının nereye vardığına bakabiliriz.
Hem diğerleriyle hem kendimizle ilişkimizin verdiğimiz değerle uyumlu, hakiki bir denklikte, ihtiyaçlarımızın yönünde akıllı, akılcı, sezgisel ve içgörülü yerlerden doğmasını, zarafetle filizlenmesini, güzellikler serpmesini dileyelim. İlişkilerimizin gerçek güzelliğini görünenle görünmeyeni birleştirerek kendimize ve dünyaya verelim.
Bir kitabın kapağı kapanır, bir yenisi açılır. Akıl konuşur, sezgi görür, beraber yaşarız.
“Akılla bir konuşmam oldu dün gece
Sana soracaklarım var dedim
Sen ki her bilginin temelisin
Bana yol göstermelisin”
Hayyam