“Kovduk” başlığıyla habbeyi kubbe yapıyor manşetler.
Tepkimiz doğru ama hayır kovmadık. Diplomatik nezaket içinde, kendi güvenliğini de gerekçe göstererek, toplumdaki infial dininceye kadar ortalıkta görünmemesini önerdiğimiz anlaşılıyor.
Milletin içini rahatlatmak için, elçiyi anında kapıya koymuşuz, biz adamı işte böyle yaparmışız gibi gösterilmesinin ne mi sakıncası var?
Söyleyeyim…
Bu gaz almakla çözülecek, esip savurarak yatıştırılacak bir kriz değil. Bir gösteri karşılaşması değil. Bir kaşık suda fırtına koparılmıyor, ortada sayısız cana mal olan gerçek bir kasırga var.
Pireyi deve göstermek, diplomatik manevralarımızı göstermelik durumuna düşürür. Sadece zevahiri kurtarmaya çalıştığımız gibi yanlış çıkarımlara yol açar. Zalime de mazluma da yanlış mesaj gönderir.
İsrail sefirine, topraklarımızı derhal terk etmesi için bir ültimatom vermedik sonuçta. Büyükelçimizi istişare için çektik, büyükelçilerine de şu sıralar ayak altında dolaşmaktan çekilmesinin iyi olacağını söyledik.
Bunu okkalı bir tokat, suratta patlayan bir Osmanlı şamarı efektiyle sunmak, iç kamuoyuna duygusal tatmin yaşatabilir belki. Ama dış kamuoyunda ciddiyetimizden götürür, koyduğumuz tavrı da hafife aldırır.
Bütün siyasi görüşlerin, partiler ve partizanlıklar üstü ortak meselesi değil midir Filistin mücadelesi?