Yanlış anlaşılmış; sağ elin verdiğini, sol el bilmeyecekti. Sağ elin kaşıkla verdiğini, sol el kepçeyle geri alıyor artık.
AK Parti İstanbul adayı Murat Kurum da İstanbul Yüzyılını müjdelerken coştu.
“Türkiye Yüzyılı Belediyeciliği İstanbul Vizyonu” toplantısı, müjde yağmuruna döndü. Hâşa, seçim rüşveti değil vaat seliydi.
Öğrencilere 10 bin, emeklilere 2 bin 500, babalara parasız kart, evleneceklere 50 bin, iş kuracaklara 100 bin lira hibeyle ekstra gaz desteği, otobüs bileti, bedava ulaşım… Allah ne verdiyse yağdırdı da yağdırdı.
Yardımları, indirimleri saymaya yetişemedim. Belediye başkan adayından çok, fakir babasından duyacağınız şeyler. Sadaka dağıtır gibiydi.
Şahlanan ekonomide, iktidar adayının belediye seçimi bu vaatlere kaldıysa millet, sadakaya muhtaç görülüyor demektir. Kim bıraktı, sormazlar mı?
İmamoğlu, bunları dağıtmaya kalksa en başta AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan karşı çıkardı.
Ne diyeceklerini de daha önce dediklerinden tahmin edersiniz.
Kimin parasını kime verdiğinden girer, milletin parasıyla seçim kazanmaya çalıştığından çıkarlardı.
Bedava yemek diye bir şey olmadığını; o paraların iğneden ipliğe vergi zamlarıyla yine milletten çıkacağını da eklerlerdi.
Uçan, şahlanan Türkiye’yi ne zannediyordu! Hem sadaka saçarak oyu alınacak bir milletimiz yoktu bizim. Aklı sıra derenin taşıyla derenin kuşunu vuracak, o para zaten milletindi be, kimi kandırıyor, kendini ne sanıyordu!
Tabii emeklinin hakkıyla emeklinin oyunu tavlamaya kalkan, İmamoğlu olmayınca iş değişiyor.