Diyanet, hiç beklenmedik bir konuda gürültü kopardı. Kobani davasına katılmak için mahkemeye başvurdu.
Kobani olaylarından 9, ilk soruşturmadan 8, ilk duruşmadan da 2 yıl sonra… Nereden akıllarına geldiği, niye şimdi üstlerine vazife aldıkları henüz sır.
Karşı taraf, “Selahattin Demirtaş ve diğerleri” olarak belirtiliyor. Gerekçeyse eylemler sırasında camilerin zarar görmesi. Gerekçe bu ama Diyanet, devletin itibarının halk nezdinde güçlendirilmesi için sanıkların cezalandırılmasını istiyor.
Devletin itibarını korumak, hadi Diyanet’in birinci görevi olsun… Davaya katılmak için biraz geç kalmadılar mı? Devletin itibarını korumakta gecikenler, herhalde görev ihmalinden sorumlu tutulacaktır bu durumda.
Yoksa maazallah, yanlış düşüncelere kapı aralanmış olur. Hoşafın yağı kesildiği için mi, diye düşündürtür. Yeniçerilerin, kazan kaldırmaya bahane bulamayınca hoşafın yağının kesilmesine sarılmalarından gelen bir deyim. Diyecek sözü kalmayanların, çaresizlikle şımarıklık karışımı üste çıkma çırpınışlarını anlatır.