Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
HTŞ’nin Halep’i fethetmesi, iktidar propagandistlerinin aklını yine başından almıştı.
Sanki Esad güçlerinden Halep’i HTŞ değil de kendileri almış, iktidarın özlenen fethiymiş gibi sahipleniyorlardı.
Hatta hızlarını alamamış, hamaset atına atlayıp Şam üstüne dört nala mahmuzlamışlardı.
İşte o çene mücahitlerine Beştepe’den ilk uyarı geldi.
Bu, bir ‘dezenformasyondan uzak durun’ uyarısıydı.
Muhalif medyaya yönelik uyarıların aksine, çok nazik ve üstü kapalı bir dille yapıldı.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, dün X’ten ince bir ayar çekti.
“Türkiye’nin meseleye dair tutumuna ilişkin yalnızca resmî açıklamaların” dikkate alınmasını istiyor, toplumu yanıltmaktan kaçınmaya çağırıyordu.
Şöyle bir ikazda bulunuyordu:
“Türkiye’nin Suriye’nin birlik, istikrar ve toprak bütünlüğünü desteklediği, tek amacının milli güvenliğimizin sağlanması ve teröristlerin bertaraf edilmesi olduğu unutulmamalıdır.”
82 Halep, 83 Lazkiye, 84 Şam plakalarını hemen dağıtmaya başlayan cengâverlere değilse kime olabilir bu ihtar?
Ankara’nın resmi tutumu belli.
Dışişleri Bakanı Fidan, son gelişmelerin dış müdahaleye bağlanmasını reddediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “aniden patlak veren gelişmeler” diyerek dışımızda geliştiğini özenle vurguluyor.
Fetih, fatih yakıştırmalarının yanından bile geçmiyorlar.