Okura not:
Günün 11’i, Türkiye medyasındaki görüş ve yorum çeşitliliğini yansıtmak amacıyla hazırlanmaktadır. Aşağıda özetini bulacağınız yazıya yer vermemiz, içeriğini onayladığımız ve/veya desteklediğimiz anlamına gelmez.
Bu 1 Mayıs’ın taşıdığı önem ortada iken işçi konfederasyonlarının üst yönetimlerinin sessizliği dikkat çekicidir. Takip edebildiğimiz kadarıyla bugüne kadar sadece İzmir’de ortak kutlama kararı alınmıştır. Türk-İş İstanbul’da Kartal’da olacağını açıkladı. İstanbul 1 Mayıs’ının Kartal’a sığmayacağı açık değil mi? Türk-İş yönetiminin işçi sınıfının ana gövdesi hareketlenmeden 1 Mayıs’ı kazasız belasız atlatma derdinde olduğu açıktır. Gelişmeler İstanbul’da birleşik ve ortak bir eylemin yapılmayacağı yönünde ilerliyor. DİSK yönetimi son dönemlerdeki tutumu dikkate alındığında, muhtemelen CHP’nin tutumuna göre hareket edecektir. Bu senede Saraçhane’nin 1 Mayıs alanı ilan edilmesi sürpriz olmayacaktır.
1 Mayıs’a yaklaşıldıkça Taksimciliğin de bir rüzgar estireceği tahmin edilebilir. Taksim elbette işçi sınıfı için özel bir anlam ifade etmektedir ve İstanbul 1 Mayıs’ı için Taksim demokratik bir hak olarak talep edilmelidir. Ancak yüz binlerin bunun için ortaya dökülmeden Taksim’in fiilen ve yasal olarak alınamayacağını da görmek gerekir. Geçmiş mücadele yıllarında “Her yer Taksim, her yer 1 Mayıs alanı” şiarı bu 1 Mayıs’ın da şiarı olabilir. Örneğin işçi ve emekçiler fabrikalarından, semtlerinden kendilerine en yakın merkezi alana doğru yürüyüşe geçebilirler.
İşçi sınıfı ve emekçi kitlelerin politik ve ekonomik talepleri CHP’nin bugün ileri sürdüğü taleplerden çok daha geniş, kapsamlı ve derindir. Seçimler ve sandık kuşkusuz önemlidir. Ancak bu sürecin nasıl yaşanacağı, seçimlere hangi koşullarda gidileceği daha da önemlidir. İşçi ve emekçi kitlelerin sokaklara ve meydanlara taşan, fabrika ve iş yerlerini harekete geçiren mücadeleleri bugünden daha güçlü olursa, iktidarın püskürtülmesi ve defolup gitmesi o kadar çabuk olacaktır.