Cumhurbaşkanı mutlak otoritesini para politikası alanında kısmen uygulayamıyor olmaktan şikâyet ediyor ama tek adam rejiminin pratikleri başka alanlarda var güçleriyle çalışıyor.
Üniversitede savaş güzellemesi yapan bir gruba karşı tepki gösteren öğrencileri herkesten önce hedef gösterip, ne anayasada ne de başka bir yerde olan bir yetkiyi, bir kişiyi ölene kadar eğitimden mahrum etme yetkisini kendine atfeden bir tek adamlık bu. Üstelik bu sefer şikâyet edemeyeceği biçimde yargı anında harekete geçiyor.
Barış için imza veren akademisyenler konusunda ve daha birçok ceza davasında, eğitim politikalarında, sanıklara tek tip elbise uygulamasında vs… olduğu gibi.
Cumhurbaşkanı bir yandan “bu nasıl tek adamlık ya!” diye şikâyet ediyor. Belli ki gönlünde dört dörtlük bir tek adam rejimi yatıyor.
Diğer yandan geçmişteki tek adam rejimlerinin eleştirisi malzemesini de kaybetmek istemiyor. Bir gün vardı derken, ertesi gün yoktu, diyor. Seçim meşruiyetine sahip olma gereğinin on yıllardır yerleştiği ve halen gücünü büyük ölçüde koruduğu bir toplumda, seçimli otokrat olmak kolay değil elbette.