Merkez Bankası’nın dün yayımlanan Finansal İstikrar Raporu’nda yer alan veriler bilinenin ötesinde bir enformasyon sundu. Reel faizlerin Cumhuriyet tarihi boyunca en düşük, hatta en negatif düzeye indiği bir yılda bile reel sektör rahat kredi kullanamadı. Hatta reel anlamda borçları kapatma yoluna gitti.
Böyle bir tablo şirketlerin ve iş insanlarının yıl boyunca krediye ulaşmada sorun yaşadıkları, finansmana sıkıştıkları gibi kamuoyuna sıkça yansıyan yakınmalarının haklı olduğunu gösteriyor.
Çünkü enflasyonun dörtte biri, beşte biri düzeyindeki faizlerden kredi kullanmak, parayı en baştan kazanmak ve gelir transferi yapmak anlamına geliyor. Bu maliyetten para kullanmak çok avantajlı olduğundan, kim hayır der ki?
Ancak şirketlerin borçlanma verilerinde reel bir artış yok. Yani faiz düşük ama kredi de kıt. Bu kıt kredi de seçili sektörlere ve alanlara ve işlere verildi.
Mart 2022’de başlatılan ama asıl Haziran 2022’den itibaren sayısız sınırlama getirilerek sıkıyönetime dönüştürülen kredi politikası “Benim istediğim şirkete ve benim istediğim faizden ver” sonucu yarattı. Diğer şirketler de kendi yağında kavruldu.