Bir yerel polis binanın çatısına tırmanıyor. Suikastçıyı tespit ediyor. Suikastçı silahını doğrultunca korkup iniyor. Yerel polisin Gizli Servis’e bilgi verip vermediği belli değil. Ama bu manzara zaten iki keskin nişancının suikastçıyı izlediği sırada gerçekleşiyor.
Suikastçının çatısına çıktığı binanın içinde ise üç Gizli Servis görevlisi bulunuyor. Bunların çatıya bakmak akıllarına gelmiyor. Binanın içindeki Gizli Servis görevlileri ne yapar? Yoksa keskin nişancılar suikatçıyı öldürmese, görev bunlara mı düşecekti?
Suikastçı tetiğe bastığı anda keskin nişancılar karşılık verip şahsı öldürmüş. Suikastçının tetiğe basmasına kadar neden beklenmiş?
Bu sorunun cevabı tek bir cümlede gizli. Çünkü, ‘ölüler konuşmaz’.
Konuşunca suikastın arkasındaki bağlantılar ortaya çıkar, susturulunca her şey karanlığa gömülmüş olur.
Burada da suikastın önlenmesi değil suikastçının susturulması hedef alınmış.
“Omerta” yani “Suskunluk Yasası” mafyanın ve derin devletin altın kuralıdır. Ya susarsın ya da sustururlar. Kennedy suikastında da öyle olmuştu. Hatta suikastçı Oswald canlı olarak yakalanmıştı. Ancak mahkemeye çıkarılmadan iki gün önce polis gözetiminde tutulduğu yerde öldürüldü. Çünkü konuşmaması gerekiyordu.