ABD’nin İstanbul başkonsolosluğunda görevli Nazmi Mete Cantürk’e ‘FETÖ’ye yardım’ suçundan beş yıl iki ay 15 gün hapis cezası verildi. Cantürk’ün eşi ve kızı ise beraat etti.
Cantürk, eşi ve kızı hakkında, Nisan 2019’da iddianame hazırlanmıştı. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Washington’un Cantürk’ün yasadışı faaliyetlere dahil olduğuna dair güvenilir bir kanıt görmediğini ve 30 yıllık kariyeri boyunca Türk hükümeti ve güvenlik görevlileriyle birçok temaslarda bulunduğunu açıklamıştı.
İstanbul 27’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın karar duruşmasına Cantürk, eşi Sevim Cantürk ve kızı Kevser İrem Cantürk ile avukatları katıldı.
ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Daria Darnell, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Jeffrey M. Hovenier ve konsolosluk çalışanları da duruşmayı izleyenler arasında yer aldı.
Duruşmada son savunması alınan Cantürk, suç işlemediğini, sadece görevini yaptığını ifade ederek, “Bu suçu işlemediğim ortaya çıktı. Bu zamana kadar olan soruşturmalarda dava açılmadı. 17 ay ev hapsinde kalmak beni derinden yaraladı” dedi.
‘Müdür talimatı olmadan bağlantı kuramam’
Görevi gereği makam koruma, mekan koruma ve güvenlik soruşturmaları yaptığı bilgisini veren Cantürk şöyle devam etti: “Bu görevlerimin gereği olarak resmi yerlerle görüşmelerimiz olmaktaydı. Görevim kapsamında Amerikan birimleri, Türkiye ile irtibat kurmak isterse İstanbul Emniyet Müdürlüğü Koruma Şube, Özel Harekat, Trafik Şube müdürlüğünü ziyaret sebebiyle emniyet mensuplarıyla toplantı yapılıyordu. Müdürün talimatı olmadan Türk yetkililerle bağlantı kuramam.”
Görüştüğü kişilerin makamda bulunan kamu görevlileri olduğunu ve bu kişilerin suça karışıp karışmadığını bilemeyeceğini aktaran Cantürk şunları söyledi: “2015 yılında Adana-Antalya seyahatte FETÖ’den soruşturma geçiren kişilerle aynı otelde kaldığım zaman toplantı yapıldığı söylenmiş. Ben orada ABD Dışişleri Bakanı’nın güvenliği için bulundum. Örgütsel toplantıya katılmadım. Suçlamayı kabul etmiyorum.”
‘Talimatla hesap açmadım’
Metin Topuz (aynı suçtan hüküm giyen eski konsolosluk çalışanı) ile samimiyetinin olmadığını ve bu kişinin beyanına göre suç işlediğinin kabul edildiğini savunan Cantürk, savunmasını şöyle sürdürdü:
“Ben hiçbir zaman Zaman gazetesine üye olmadım. Kimsenin talimatıyla hesap açıp para yatırmadım. 2001 yılında açılan Bank Asya hesabını ailem ve evimle ilgili ödemeler için kullandım. Benim maaşım başka bir bankaya yatıyordu. Oradan Bank Asya’ya yollayıp otomatik ödeme yapardım. Başka bankada param olmasına rağmen talimat üzerine para çekip Bank Asya’ya yatırmadım. Annem ve kayınpederim Zaman gazetesi okurdu. Onların kartı olmadığı için oradan ödeme yaptım.
‘FETÖ’nün toplantılarına katılmadım’
Kimse Yok mu Derneği’ne devlet desteği ve projeler için bağışta bulundum. FETÖ’ye üye olduğum iddiasını kabul etmiyorum. ByLock kullanmadım, bu programı medyadan duydum. Digitürk veya Tivibu üyeliğini talimat doğrultusunda iptal etmedim. Türkçe Olimpiyatlarına katılmadım, yardım etmedim. Onların kurum veya kuruluşlarında çalışmadım. Gazetelerine abone olmadım, abone kazandırmadım. FETÖ’nün hiçbir toplantı ve etkinliğine katılmadım. Fethullah Gülen’le görüşmedim. Örgüt içi evlilik yapmadım.
Doktor kızım benimle aynı soyismi taşıdığı için bu dosyaya dahil edildi. Bu sebeple açığa alındı. Hiçbir baba benim yerimde olmak istemez. Beraatimi istiyorum.”
Mahkeme heyeti, Cantürk’ün, ‘FETÖ’ye bilerek ve isteyerek yardım etme’ suçu işlediğine hükmederek beş yıl iki ay 15 gün hapis cezası verdi. Heyet, diğer sanıklar Sevim Cantürk ve Kevser İrem Cantürk’in ise delil yetersizliğinden beraatine hükmetti.
Cantürk’ün avukatları istinaf mahkemesine başvuracaklarını söyledi.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davada ‘FETÖ’ye yardım’ suçundan sekiz yıl dokuz ay hapis cezasına çarptırılan (11 Haziran 2020) ABD İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz’un ifadesinde, “Cantürk’ün Zaman gazetesi okuduğu, çevresinde dini sohbetler yaptığı, FETÖ sempatizanı olabileceği” beyanında bulunduğuna yer verilmişti.