EMRE ZOR
@zor_emre01
Perşembe, şafak sökerken, Los Angeles California Üniversitesi’nin (UCLA) kampüsünde bir grup öğrenci, ‘‘Daha güçlü döneceğiz. Artık bizi görmezden gelemezsiniz’’ diye bağırıyordu.
Polis kampüsteki alaca bulaca çadırları yerle bir etmiş, göstericileri dağıtmıştı. Günlerdir İsrail’in Gazze’de süregiden katliamına karşı gösteri yapan öğrencilerin birçok arkadaşı gözaltına alınmış veya yaralanmıştı.
Öğrenciler, iki gece üst üste korku ve nefreti yaşamıştı. Önce İsrail yanlısı bir grubun saldırısıyla, sonra sert polis müdahalesiyle karşı karşıya kaldılar.
Polis, 1 Mayıs Çarşamba gecesi, UCLA kampüsünde yaklaşık 200 göstericiyi gözaltına aldı. Böylece, 18 Nisan’dan beri ülke çapındaki kampüslerde süren Filistin yanlısı gösterilerde gözaltı sayısı 2 bini aştı. Öğrencilerin talebi, üniversitelerinin İsrail’le ilişkiyi hepten koparması.

Polis’in UCLA’ya müdahalesi, İsrail yanlısı maskeli bir grubun kampüsteki Filistin yanlısı kampa saldırısından bir gece sonra geldi.
30 Nisan Salı gecesi, maskeli bir grup, UCLA kampüsündeki göstericilerin kurduğu barikatların etrafını sardı. Ellerinde sopa, havai fişek, göz yaşartıcı sprey ve bazı kimyasal maddeler vardı. Alana getirdikleri hoparlörden, ağlayan bebek sesi yükseliyordu.
İsrail yanlısı grup, barikatları yıkmaya çalıştı, öğrencilere vahşice saldırdı ve kamp alanına doğru havai fişek attı.
Polis, saatler sonra çatışmaya müdahale ettiğinde onlarca öğrenci yaralanmıştı. O gece kimse gözaltına alınmadı.
‘Öğrencilerinizi yalnız bıraktınız’
Üniversite, çarşamba tüm dersleri iptal etti. Normalde hareketli olan kampüs, toplantı alanı dışında terk edilmiş gibiydi.
UCLA’nın bağımsız öğrenci gazetesi Daily Bruin, rektörü Gene Block için ‘‘Müdahale etmeniz için bu gece kampüste birinin ölmesi mi gerekiyor?’’ diye yazdı.
Rektör Block, saldırının ‘kesinlikle kabul edilemez’ olduğunu ve kapsamlı bir soruşturma başlattığını söyledi: ‘‘Bu, kampüs tarihimize (105 yıl) karanlık bir sayfa olarak geçecek. UCLA’da güvenli eğitim ortamını yeniden sağlayacağız.’’
Öğretim üyeleri de üniversite yönetimine tepkiliydi. 500’den fazla fakülte üyesi, ortak bir mektupla, üniversite yönetimini şiddeti sonlandırmaya çağırdı ve şöyle yazdı: ‘‘Öğrencilerinizi yalnız bıraktınız. Üniversite yönetimi hiçbir şekilde müdahale etmedi. Öğrenciler kimyasal silahlara karşı tek başınaydı. En az beş öğrenci hastaneye gönderildi, onlarcası yaralandı.’’
‘Dün gece neredeydiniz?’
Ancak UCLA kampüsünde tansiyon dinmedi. Çarşamba gecesi 250 polis, bir gece önce saldırıya uğrayan öğrencilerin kamp alanına geldi ve uyarı yaptı: ‘‘Kampı terk etmezseniz tutuklanacaksınız.’’
Polis, öğrenciler direnince, kampı dağıttı ve yaklaşık iki yüz göstericiyi gözaltına aldı. Bu sırada diğer üniversitelerde de yüzlerce gösterici gözaltına alınıyordu.
UCLA’da yaklaşık bin gösterici, kampüse gelen polislere, ‘‘Dün gece neredeydiniz?’’ diye slogan attı.
Ancak polisler, göstericileri dağıtmaya kararlıydı. Kampın barikatını parçalayıp göstericilerin çadırlarına doğru yol açtılar. Kask ve gaz maskeli göstericiler, ‘‘Siz huzur istiyorsunuz, biz adalet istiyoruz’’ diye bağırıyordu.
Daha sonra tenteleri ve çadırları da yıkmaya başlayan polisler, göstericilere plastik mermi sıktı ve alanı terk etmeyenleri gözaltına aldı.
Göstericilerden geriye ezilmiş çadırlar, uyku tulumları, pizza kutuları ve battaniyeler kalmıştı. Sabah, gösteri alanı temizlendi.
UCLA yetkilileri, yaklaşık 52 bin öğrencili kampüsün perşembe ve cuma kapalı kalacağını duyurdu.

Gösterilerin yüzde 99’u barışçıl
UCLA’daki gözaltılarla, 18 Nisan’dan beri devam eden Filistin yanlısı gösterilerde toplam gözaltı sayısı 2 bini aştı. Gözaltılar, en az 25 eyalette, 40’tan fazla üniversitede oldu.
Ancak öğrenciler vazgeçmiyor. Öyle ki, kampüslerdeki gösteriler ABD’nin dört bir yanına yayıldı, ülke çapında bir harekete dönüştü. Şimdiye kadar 80 üniversitenin kampüsünde Filistin yanlısı kamp kuruldu.
Öğrencilerin talebi kampüsten kampüse değişse de ekseriyetle, üniversitelerinin doğrudan İsrail’i destekleyen şirketlere finansal yatırımı kesmesini ve İsrail’le ilişkiyi hepten koparmasını talep ediyorlar. Ayrıca gösteri yapma haklarının engellenmesine tepkililer.
Göstericiler, antisemitizmle, şiddet yaymakla ve karışıklık çıkarmakla suçlanıyor. Ancak verilere göre, gösterilerin yüzde 99’u barışçıl.
Buna rağmen, bazı üniversitelerin kampüslere çağırdığı polislerin göstericilere sert müdahalesi ve gözaltılar sürüyor.
ABD’de özellikle muktedirler ve üniversite rektörleri için ifade özgürlüğünden yana olduğunu söylemek, eve gelen misafire ‘Hoşgeldiniz’ demek kadar kolay ve sıradan. Zor olan ise ifade özgürlüğü gibi vazgeçilmez bir değeri, bir diğer vazgeçilmez değerle çatıştığında muhafaza edebilmek.
Örneğin, bu durumda, hem Filistin yanlısı göstericilerin ifade hakkını korumak hem de Yahudi, Müslüman veya kampüsteki herhangi biri için nefret ortamı oluşmasını engellemek.
Biden ilk kez net konuştu
Başkan Joe Biden, 22 Nisan’da, gösteriler ülkede yayılmadan önce kısa ve ılımlı bir açıklama yapmış, hem Yahudi karşıtlarını hem de Gazze’deki Filistinlileri anlamayanları kınamakla yetinmişti. Perşembe gününe kadar da gösterilere ilişkin bir daha konuşmamıştı.
Biden, UCLA’da yaklaşık iki yüz göstericinin gözaltına alınmasının ardından, kampüslerdeki Filistin yanlısı gösterilere ilişkin ilk kez uzun konuştu.
Biden, bazı üniversitelerdeki şiddeti ve antisemitizmi kınayarak, ‘‘Amerikalıların gösteri yapma hakkı var ama karışıklık çıkarmaya hakkı yok’’ dedi ve ekledi: ‘‘Muhalefet demokrasi için şarttır ama muhalefet karışıklığa yol açmamalıdır.”
Ayrıca, gösterilerin, İsrail’deki politikalarını etkilemeyeceğini ve Ulusal Muhafızların müdahalesine gerek görmediğini belirtti.
Al Jazeera’ya konuşan Demokrat Parti’nin üniversite kolu Amerika Üniversite Demokratlarının Müslüman Grubu Başkanı Hasan Pyrali ise şöyle dedi: ‘‘Biden, Gazze politikaları ve üniversite gösterilerini kınaması sebebiyle koca bir nesil seçmeni kaybetme riskiyle karşı karşıya.’’